Okuma Süresi: 9 Dakika

Genel Hatlarıyla Abonelik Sözleşmeleri

Yazar: MGC LEGAL
Abonelik Sözleşmeleri

Günlük hayatta ulaşım, sağlık, eğitim gibi birçok kamusal hizmetten faydalanırız. Bu hizmetleri, genellikle kamu kurum ve kuruluşları verirler. Ancak, özel sektöre bırakılmış olan kamusal nitelikte hizmetler de vardır. Söz gelimi; elektrik hizmeti, kamusal nitelikte bir hizmettir ama büyük ölçüde özel sektör eliyle görülmektedir. Telekomünikasyon yoluyla sağlanan kablolu telefon iletişimi, cep telefonu iletişimi ve internet erişimi de aynı nitelikte hizmetlerdir ve büyük ölçüde özel sektör eliyle görülmektedirler. Buna karşın, su ve doğalgaz abonelikleri belediyeler ya da bağlı kuruluşları tarafından yerine getirilmektedir. Bir de kamusal niteliği zayıf olan ve sonradan ortaya çıkmış fakat abonelik sistemini kullanan internet hizmetleri vardır, bunların ilk akla gelenlerinden birisi Netflix aboneliğidir. Oysa, abonelik sözleşmelerine dair ilk yasal düzenlemeler, sadece süreli yayınlara abonelik sözleşmelerini düzenlemişti.

Yine aboneliğe benzeyen ancak hukuk sistemi içinde abonelik olarak mütalaa edilmeyen bazı hizmetler de vardır. Nitekim; kurs, dershane, spor salonu gibi yerlerde verilen hizmetler de abonelik sistemine çok benzemekte ancak hukuk sisteminde farklı bir kategori olarak nitelendirilmektedirler.

Kamusal nitelikteki mal ve hizmetler için “abonelik sistemi”, aynı zamanda bir “sunum yöntemi”dir. Bu nedenle, kamusal nitelikli mal ve hizmetlerin sunumu için abonelik sisteminin benimsendiği hallerde “abonelik sözleşmesi” akdedildiğini söylemek, yanlış olmayacaktır ve konunun ana hatlarıyla hızlı bir şekilde anlaşılmasını sağlayacaktır.

Abonelik yöntemine konu olan mal veya hizmetin bizzat kamu kurumu tarafından verilmesi ya da kamu kurumuna bağlı bir şirket tarafından verilmesi yahut tamamen özel bir şirkete ruhsat (izin) verilerek gördürülmesi abonelik sözleşmesine uygulanacak hukuk kuralları açısından esaslı bir farklılık arz etmeyecektir.

Kısaca söylemek gerekirse; abonelik sözleşmesi su, elektrik, telefon iletişimi, internet erişimi gibi devamlılık arz eden hizmetlerin görülmesine yönelik olarak hizmet veren ile hizmet alan arasında akdedilen bir sözleşmedir. Yönetmelik’teki tanıma göre abonelik sözleşmesi; tüketicinin belirli bir mal veya hizmeti sürekli veya düzenli aralıklarla edinmesini sağlayan sözleşmeyi ifade eder.[1]

Abonelik sözleşmelerinin ortak özelliği, ileriye etkili ve dönemsel borç ilişkisi doğuran bir sözleşme olmasıdır. Abone, sözleşme kapsamında düzenli olarak mal ve hizmet alır ve buna karşılık dönemsel olarak belirli bir ödeme yapar.[2]

Tüketici hukuku mevzuatı daha çok Avrupa Birliği uyum sürecinin bir gerekliliğidir ve Avrupa Birliği Yönergeleri’ne dayanmaktadır. Fakat, abonelik sözleşmesiyle ilgili Avrupa Birliği Direktifleri’nde özel bir düzenleme bulunmamaktadır.[3]

Abonelik sözleşmelerinin uygulama alanı ve bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda sürekli artış görülmektedir.[4]

Abonelik Sözleşmesinin Hukuki Niteliği Nedir?

Abonelik sözleşmeleri, birer Özel Hukuk sözleşmesidir. Abonelik konusu olan hizmetin kamu kurum veya kuruluşları tarafından veriliyor olması da bu niteliği etkilememektedir. Başka bir ifadeyle, hizmetin kamu kurum veya kuruluşu tarafından veriliyor olması, sözleşmeyi idari işlem niteliğine dönüştürmemektedir.[5]

Abonelik sözleşmesi, gerek 6502 Sayılı Tüketicinin Korunmasi Hakkinda Kanun (TKHK) madde 52-53 hükümlerinde gerekse Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde esaslı unsurlarıyla birlikte düzenlendiği için borçlar hukuku açısından tipik bir sözleşmedir.

Bununla birlikte, esaslı unsurları düzenlenmeyip sadece hakkında bazı düzenlemeler yapılan abonelik sözleşmesi türleri de vardır ki, bunlar isimsiz sözleşme kategorisine dahildir. Zira, bir sözleşmenin tipik olması için unsurlarının açıkça düzenlenmesi gerekir.

Oysa, özellikle elektronik haberleşme alanında esaslı unsurları tam olarak düzenlenmemiş olarak abonelik sözleşmesi türleri bulunmaktadır.

Abonelik sözleşmeleri, tüketici hukuku alanında bulunan sözleşmelerden oldukları için 6502 Sayılı TKHK’nın genel hükümleri abonelik sözleşmeleri hakkında da uygulama alanı bulacaktır. Örneğin, ön bilgilendirme zorunluluğu abonelik sözleşmeleri için de uygulanması gereken genel bir esastır.

Abonelik Sözleşmesinin Türleri Nelerdir?

Abonelik sözleşmelerini çeşitli açılardan farklı tasniflere tabi tutmak mümkündür. En çok karşılaşılan sınıflandırma abonelik sözleşmelerini taahhütlü abonelik sözleşmeleri ve taahhütsüz abonelik sözleşmeleri olarak ikiye ayırmaktadır.

Başka bir tasnif, verilen hizmet branşlarına göre şu şekilde yapılmaktadır: Elektronik haberleşme alanındaki abonelik sözleşmeleri, elektrik piyasasındaki abonelik sözleşmeleri, doğalgaz piyasasındaki abonelik sözleşmeleri, süreli yayın aboneliği sözleşmeleri ve diğer abonelik sözleşmeleri.

Bu kategorizasyonların, hukuk kurallarının uygulanması açısından getirdiği bazı kolaylıklar vardır. Ancak, mutlak bir anlam taşımadıklarını da belirtmeliyiz. Abonelik sözleşmelerine ilişkin temel düzenleme olan 24.01.2015 Tarihli ve 29246 Sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği hükümleri bünyelerine uygun düştüğü ölçüde tüm abonelik sözleşmelerine uygulanmaktadır.

Abonelik Sözleşmelerini Düzenleyen Temel Mevzuat

Abonelik sözleşmelerini düzenleyen farklı yasalar ve ikincil mevzuatlar bulunmaktadır. Bununla birlikte, abonelik sözleşmeleri tüketici haklarıyla yakından ilişkilidir. Başka bir deyişle, abonelik sözleşmelerine dair yasal düzenlemeler söz konusu olduğunda bağlam genellikle tüketici hukuku bağlamıdır.

Tüketici Hukuku’nu düzenleyen temel yasa; 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dur. Bu kanun, 28 Kasım 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmış ve altı ay sonra 28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Daha önce ise, 23 Şubat 1993 Tarihli 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uygulanmakta idi.

Abonelik sözleşmeleri, hukukumuzda ilk kez 4077 Sayılı Kanun’un 11/A maddesi ile düzenlenmişti. Bu maddede, abonenin (tüketicinin) yazılı olarak bildirmek kaydıyla istedikleri zaman sözleşmeyi feshetme haklarının olduğu, fesih işleminin belirli bir süre içerisinde gereğinin yapılmasının zorunlu olduğu, geri kalan ücreti iade etme yükümlülüğünün fesihle birlikte doğduğu hükme bağlanmıştı.

Abonelik Sözleşmeleri” başlıklı 6502 Sayılı TKHK’nın 52’inci maddesi, bu konudaki temel yasal metindir. Yönetmelik, yönerge gibi ikincil mevzuatlar da TKHK madde 52’ye dayanarak çıkarılmaktadır. 24.01.2015 tarih ve 29246 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği yirmi sekiz maddeden oluşmakta ve detaylı bir şekilde konuyu düzenlemektedir. Abonelik sözleşmelerini düzenleyen diğer yasal metinler şunlardır:

  • 12.2018 tarihli ve 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun,
  • 05.2019 tarihli ve 30788 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Yönetmelik,
  • 11.2008 tarihli Elektronik Haberleşme Kanunu,
  • 10.2017 tarihli ve 20224 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Tüketici Hakları Yönetmeliği,
  • 05.2018 tarihli ve 30436 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği,
  • BTK Kullanım Miktarı Sınırlı Hizmetler ile Fatura Üst Sınır Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar.

Özellikle elektronik haberleşme alanında akdedilen abonelik sözleşmelerine öncelikle kendi mevzuatlarında yer alan özel hükümler uygulanmaktadır. Bununla birlikte, Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği, prensip olarak tüm abonelik sözleşmelerini kapsamaktadır.[6]

Bazen farklı mevzuat metinleri de abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde önem arz edebilir. Söz gelimi, elektrik sayaçlarından kaynaklanan uyuşmazlıklarda 3516 Sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunu hükümleri uygulama alanı bulabilir ve uyuşmazlığın çözümünde etkin bir rol oynayabilir.

Abonelik Sözleşmeleri Şekle Tabi mi?

Bilindiği üzere, Borçlar Hukuku’muzda temel prensip şekil serbestisidir. Bu nedenle, hukukumuzda tarafların sözleşme akdetmeleri için kural olarak yazılı bir evrak düzenlemeleri gerekmez. Ancak, bu kuralın birçok istisnası bulunmaktadır.

Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 5 hükümlerine göre; abonelik sözleşmeleri en az on iki punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde, açık, sade ve okunabilir şekilde düzenlenir; bir örneği kağıt üzerinde veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciye verilmesi zorunludur.

Kalıcı veri saklayıcı ise; kısa mesaj (SMS) veya e-mail (e-posta) şeklinde olabileceği gibi benzeri araç ve ortamlar üzerinden gönderilebilen ileti şeklinde de olabilir.

Görüldüğü üzere, fiziken yazılılık zorunluğu bulunmamaktadır. Ancak, elektronik ortamda saklanabilen bir veri kaydı zorunludur. Bunun sözleşmenin geçerliliği için mi yoksa ispatı için mi şart koşulduğu konusunda farklı fikirler ileri sürülebilir. Bir görüşe göre, burada öngörülen şekil “geçerlilik koşulu” olarak öngörülmüştür.[7]

Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 6, sözleşmenin zorunlu içeriğini düzenlemektedir. Borçlar Hukuku’muzda sözleşmenin içeriğini düzenleme konusunda taraflar özgürdür. Ancak, burada detaylı bir liste verilmiş ve bu bilgilerin sözleşmede yer alması zorunlu tutulmuştur.

Ayrıca, Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 19 hükümleri ödeme bildiriminin içeriğini de düzenlemiş ve ödeme bildirimde yer alması zorunlu asgari unsurlara yer vermiştir. Tüketicilerin sıkça sorun yaşadığı alanlardan olan geçmiş borcun varlığı konusunu hükme bağlamıştır.

Gerçekten, ödeme bildiriminde varsa geçmiş döneme ilişkin borçların gösterilmesi zorunludur. Yine, tüketicilerin çok sık yaşadığı bir problem de muhatap bulamama sorunudur. Ödeme bildiriminde tüketicinin itiraz ve iletişim taleplerini iletebileceği iletişim kanallarının gösterilmesi de zorunlu kılınmıştır.

T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’nın geçmişte yasal dayanağı olmadan elektrik faturalarına kayıp kaçak bedeli ilave edilebileceğine yönelik uygulaması nedeniyle milyonlarca dava açılmıştır. Yasal dayanağı olmayan EPDK kararı nedeniyle milyonlarca tüketici mağdur olmuştur.[8]

Yargıtay, kayıp kaçak bedelleriyle ilgili açılan bir davadaki kararında kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun açıkça fatura gösterilmesi gerektiğini ve hangi hizmetin karşılığında hangi bedelin ödendiğinin faturadan anlaşılması gerektiğini belirtmiştir.[9]

Abonelik Sözleşmelerinde Sıkça Görülen Uyuşmazlık Noktaları

Abonelik sözleşmelerinde, ücretlendirmenin sözleşme tarihinde başlatılması birçok mağduriyete neden olmaktaydı. Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 8/2 ücretlendirmenin başlayabilmesi için hizmetin fiilen sunulmaya başlamış olmasını şart koşmuştur. Böylece, hizmet başlamadan ücretlendirmenin başlaması engellenmiş ve tüketicinin henüz almadığı hizmetin parası ödemesi engellenmiştir. Ancak, ön ödeme hizmetler bu kuraldan istisna tutulmuştur.

Sözleşmelerin tek nüsha hazırlanması, sözleşmenin ispatı konusunda büyük güçlüklerin yaşanmasına neden olmaktadır. Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 10, tüketicilere talep etmeleri halinde sözleşmenin yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcıyla gönderilmesini zorunlu kılmıştır. Böylece, tüketicinin sözleşmeye erişimi sağlamış ve tüketicinin sözleşmeyi ispatlaması kolaylaştırılmıştır.

Faturaların geç ödenmesi halinde uygulanacak olan gecikme zammı oranının çok yüksek belirlenmesi tüketicileri mağdur eden uygulamalardan biriydi. Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 12, gecikme zammı oranının 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 51’inci maddesindeki oranı geçemeyeceğini hükme bağladı.

Böylece, tüketici faturayı geciktirdiğinde vergiler için alınan gecikme zammı kadar fazladan para ödeyecektir, daha fazlası tüketiciden talep edilemeyecektir. Bu hususun abonelik sözleşmesine konulacak maddeler ile değiştirilmesi de mümkün değildir. Çünkü, bu hüküm emredicidir ve aksine sözleşme yapılması geçersizdir.

Tabi ki, aksinin sözleşmede kararlaştırılmış olması halinde, yani gecikme zammının yüksek belirlenmiş olması durumunda sadece gecikme zammına ilişkin madde geçersiz olacak, abonelik sözleşmesinin diğer maddeleri geçerliliğini koruyacaktır. Bunun gibi hukuka aykırı sözleşme maddeleri tüketici hukukunda “haksız şart” terimiyle ifade edilmektedir.

Tüketicilerin en sık yaşadığı sorunlarda biri, hatalı fatura düzenlenmesidir. Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 21 hükümleri hatalı faturalar için itiraz mekanizması öngörmüştür. Tüketici tutarının hatalı olduğunu düşündüğü faturalar için bir yıl içinde itiraz etme hakkına sahiptir. İtirazın haklı bulunması halinde tahsil edilen bedelin gecikme zammı ile birlikte iadesi zorunludur.

Yargıtay, önceki kiracının su borcu nedeniyle yeni kiracının su aboneliği talebinin reddedilebileceğine dair abonelik sözleşmesi maddesini hukuka aykırı bulmuş ve haksız şart olarak nitelendirip geçersiz saymıştır.[10]

Taahütlü Abonelik Sözleşmeleri ve Taahütname

Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 15 hükümlerine göre, eğer taahhütlü abonelik söz konusuysa sözleşmeden hariç olarak bir de “taahhütname” düzenlenmeli ve yazılı olarak ya da kalıcı veri saklayıcı ile tüketiciye iletilmelidir. Taahhütsüz abonelik sözleşmelerinden farklı olarak, bu zorunluluk tüketicinin talebine bağlı değildir. Oysa, taahhütsüz abonelik sözleşmelerinde bu zorunluluk tüketicinin talep etmesi halinde doğmaktadır.

Taahhütnamenin içeriği, Yönetmelik hükümlerine uygun olmalıdır. Bilhassa, indirim miktarı ve taahhüdün süresinden önce sona erdirilmesi halinde tüketiciye yansıtılacak bedelin nasıl hesap edileceği taahhütnamede açıkça belirtilmelidir.

Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 15/4 hükümleri yanıltıcı teklifleri de önlemeyi amaçlamıştır. Bu kapsamda, taahhütlü hizmet bedelinin, aynı hizmetin taahhütsüz bedelinden daha düşük olması gerekmektedir.

Şüphesiz, en çok karşılaşılan hallerden biri taahhüt süresi dolmadan tüketicinin abonelik sözleşmesini sona erdirmek istemesidir. Böyle bir durumda tüketiciye yansıtılacak olan bedelin tutarı ve hesap yöntemi büyük önem arz etmektedir. Zira, tüketicilerin mağdur olmalarını sağlamak için en elverişli durumlardan biri budur.

Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 16 yaşanması muhtemel mağduriyetleri engellemek için, erken sona erdirme halinde tüketiciye yansıtılacak bedeli, sağlanan faydanın toplam tutarı ile sınırlandırmıştır. Başka bir ifadeyle, tüketici ne kadar indirimden yararlanmış ve fayda elde etmiş ise, taahhüt süresi dolmadan sözleşmeyi sona erdirdiğinde de aynı tutarda bir bedel kendisinden talep edilebilecek, daha fazlası istenemeyecektir.

Ayrıca, aynı madde de bir düzenleme daha yapılmış ve taahhüt süresinin dolmasına az kalmış olması halinde tüketicinin korunması hedeflenmiştir. Buna göre, henüz tahakkuk etmemiş kısmın toplamı, yukarıda belirtilen şekilde hesap edilen (tüketiciye yansıtılacak olan bedel tutarından) düşük ise, tahakkuk etmemiş kısmın toplamı esas alınacaktır.

Yerleşim yerinin değişmesi ve yeni yerleşim yerinde abonelik konusu hizmetin tüketiciye sunulması imkansız ise, tüketici taahhüt süresi dolmamış olsa bile herhangi bir bedel ödemeksizin abonelik sözleşmesini feshedebilir. Bu halde, tüketiciye herhangi bir bedel yansıtılamaz.

Abonelik Sözleşmesinin Feshi

Fesih, tek tarafı bir irade beyanıdır. Aslında, fesih beyanı sözleşmeyi bozma iradesinin dışa vurumudur. Sözleşmenin sona ermesine yol açtığı için de çok önemli bir beyandır. Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 22-25 hükümlerinde abonelik sözleşmesinin feshi düzenlemiştir.

Tüketici belirsiz süreli abonelik sözleşmelerinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve herhangi bir bedel ödemeksizin dilediği zaman sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.

Belirli süreli abonelik sözleşmelerinde ise; sözleme süresi bir yıldan kısa ise geçerli bir sebebin varlığı halinde sözleşmeyi feshedebilmekte; sözleşme bir yıl veya daha uzun ise dilediği zaman sözleşmeyi feshedebilmektedir.

Taahhütlü aboneliğin süresinden önce feshedilmesi halinde, tıpkı taahhüdün süresinden öne bozulmasında olduğu gibi tüketiciye yansıtılacak bedel gündeme gelir ve Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 16 kıyasen uygulanır.

Fesih bildiriminin işleme alınması, yürürlüğe konulması ve iade yükümlülüklerinin ifa edilmesine ilişkin azami süreler de Abonelik Sözleşmesi Yönetmeliği madde 25 hükümlerinde düzenlenmiştir.

Mevzuatta abonelik sözleşmeleri için açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte doktrindeki bir görüşe göre; abonelik sözleşmesi yapmaya yetkili olan her bayi, aynı zamanda fesih başvurularını da kabul etmek zorundadır.[11]

Doktrindeki bir görüşe göre; taahhütlü abonelik sözleşmelerinin süresinden önce ve haksız olarak feshedilmesi halinde de sözleşme yine sona erer ancak bu halde tüketici taahhüdü ihlal tazminatı ödemek durumunda kalır.[12]

Abonelik Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?

Tüketici işlemi niteliğindeki abonelik sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların çözümü için tüketici hakem heyetleri ve tüketici mahkemeleri görevlidir. Ancak ileriye etkili sonuç doğuran sözleşmelerde, çekişmenin önlenmesi, sözleşmede yer alan hükmün haksız şart olduğunun tespiti amacıyla açılan davalar nedeniyle, doğrudan tüketici mahkemesine dava açılması zorunludur, Yargıtay’ın yerleşik uygulaması bu yöndedir.[13]

Abonelik Sözleşmelerinden Doğan Alacakları İçin İcra Takibi Yapılması

Abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan fatura alacakları için başlatılan icra takipleri bir dönem büyük bir rant kapısı olarak görülmüş ve yüz binlerce tüketici mağdur edilmiştir. Bu nedenle, Kanun Koyucu, abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklar için özel bir icra takip prosedürü öngörmüştür.

İlginizi Çekebilir: İcra Takibinin İptali ve Ertelenmesi

Bu prosedür, detaylı olarak, 29.05.2019 Tarihli ve 30788 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Yönetmelik hükümlerinde düzenlenmiştir. Buna göre; abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklar Merkezi Takip Sistemi (MTS) üzerinden başlatılabilir, genel haciz yoluyla başlatılamaz.

MTS sistemi üzerinde bilgilerin takip edilebilmesi ve denetlenebilmesi sağlanır. Genel haciz yoluyla takipten farklı olarak, borç tutarının hangi banka hesap numarasına yatırılacağı açıkça belirtilir. Yine, genel haciz yoluyla takipten farklı olarak, itirazlar herhangi bir icra dairesi aracılığıyla yahut MTS sistemi ile entegre çalışan UYAP Vatandaş Portalı üzerinden yapılabilir.

İtiraz süresinde yapılmış ise, tıpkı genel haciz yoluyla takipte olduğu gibi icra takibi durur. Alacaklının takip işlemlerine devam edebilmesi ve haciz yapabilmesi için itirazı kaldırması gerekir. Bunun için başvurulacak hukuki yollar hakkında, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulama alanı bulur.

Sonuç

Abonelik sözleşmelerinde tüketicilerin haklarını öğrenmeleri ve takip etmeleri tüketici mağduriyetlerinin önüne geçilmesinde büyük önem arz etmektedir. Maalesef, tüketici sözleşmelerindeki meblağların düşük olması ve tüketicilerin düşük meblağlar için hukuki işlemlerle uğraşmak istememesi, tüketici haklarının âtıl kalmasına yol açmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, bir hakkımız ihlal edildiğinde hakkımızı aramazsak, başka insanların da aynı haksızlığa muhatap olmalarına yol açmış oluruz. Bu açıdan tüketicilerin hukuki yolları öğrenmeleri ve kullanmaları, sadece bir hak değil, aynı zamanda bir vatandaşlık sorumluluğudur.


Kaynakça & Referanslar

  • [1] – 24.01.2015 Tarihli ve 29246 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 4/1-a.
  • [2] – Şebnem AKİPEK ÖCAL / İlhan KARA, Tüketici Hukuku Ders Kitabı, 2. Baskı, Ankara 2023, s. 190-191.
  • [3] – Ebru CEYLAN, m. 52 Şerhi, s. 851, Milli Şerh, Ed. Hakan TOKBAŞ / Özlem TÜZÜNER, 1. Baskı, İstanbul, 2016.
  • [4] – İlhan KARA, Tüketici Hukuku, 2. Baskı, Ankara, 2021, s. 1083.
  • [5] – AKİPEK ÖCAL / KARA, s. 191.
  • [6] – Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği madde 2/1.
  • [7] – Bakınız: CEYLAN, Şerh, s. 857.
  • [8] – AKİPERK ÖCAL / KARA, s. 191.
  • [9] – Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı ilamı.
  • [10] – Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 02.06.2011 Tarihli ve 2011/469 E. 2011/8719 K. sayılı ilamı.
  • [11] – AKİPEK ÖCAL / KARA, s. 200.
  • [12] – Bakınız: Enes EDİS, Taahhütlü Abonelik Sözleşmesi, Ankara 2023, s. 214; Kemal ERDOĞAN, Taahhütlü Abonelik Sözleşmesinin Sona Ermesi ve Sonuçları, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 26, S. 3, 2018, (s. 271-330), s. 320-321.
  • [13] – KARA, s. 1087.

Alakalı İçerik: Abonelik Sayaçlarında Mühür Bozma Suçu.