Okuma Süresi: 9 Dakika

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu ve Cezası

Yazarlar: ÖZLEM HAYALİOĞLU, ENGİN BERKAY UZUN, BENGÜ ANIŞ KARSLI
İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu ve Cezası

İş ve çalışma hürriyeti, esas itibariyle, Avrupa’da sanayi ve ticaretin gelişmesiyle birlikte bu faaliyetlerin bağımsız şekilde sürdürülmesini hâkim kılmak amacına yönelik olarak ortaya çıkan bir kavramdır. Bu kavramın Türk Hukuku’na yansıması ise Anayasa’nın 48. maddesinde yer alan düzenleme ile görülmektedir.

Nitekim, Anayasa’nın “Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti” başlıklı, 48. maddesi, “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” Düzenlemesini getirmektedir.

Öte yandan, çalışma özgürlüğü, çalışmama özgürlüğünü de kapsamaktadır. Buna göre; hiç kimse, zorla çalıştırılamazlar. Kölelik ve zorla çalıştırma yasaktır. Zira, Anayasa’nın 18. maddesi bu hususu şu şekilde düzenlemiştir;

Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.

Bu şekilde, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 117. maddesinde düzenleme altına alınan iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu ile hem genel anlamda çalışma özgürlüğü hem de işçi veya işverenin özgür iradeleri ve serbestçe sözleşme yapma ve bunu uygulama özgürlüğü korunmaktadır.

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlığını taşıyan ikinci kısımda ve “Hürriyete Karşı Suçlar” başlıklı yedinci bölümünde, 117. maddede düzenlenmekte olup; 119. maddesinde ise bu suçlar için öngörülen ağırlaştırıcı nedenler belirtilmiştir.

İlgili hükümde dört farklı suç hüküm altına alınmıştır;

  • İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu,
  • Sömürü suçuü
  • Sömürmek amacıyla tedarik, nakil veya sevk etme suçuü
  • Ücretleri çoğaltıp azaltmaya, anlaşmanın içeriğini değiştirmeye zorlama ve işin durmasına, durmanın devamına veya sona ermesine neden olma suçu.

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunda Korunan Hukuki Değer

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda birden fazla hukuki değerin korunduğundan söz etmek mümkündür. Bu suçla korunan başlıca hukuki değer; iş seçme ve çalışma özgürlüğüdür.

Her insan dilediği işi tercih etme ve bu işte çalışma hürriyetine, bireyin dilediği alanda çalışabilmesine güvence sağlayan ve devletin buna engel olmama yükümünün bulunduğu bir özgürlüktür.

İnceleme konusu suç ile çalışma özgürlüğünün yanı sıra ekonomik düzenin korunması da amaçlanmıştır. Bu suç Türk Ceza Kanunu’nun Hürriyete Karşı Suçlar başlıklı yedinci bölümünde düzenlenmiş ise de bu suçla korunan hukuki değer kolektif nitelikte olan ülkenin ekonomik düzeninin teminidir.

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Unsurları

Maddi Unsurlar

Fiil

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu (TCK Madde 117/1)

Düzenlemede yer verilen “” kavramıyla kastedilen, her türlü sanayi ve ticaret faaliyetleridir. “Çalışma” ibaresi ise az veya çok ekonomik kazanç sağlama amacına yönelik olarak bedenî veya fikrî bir gücün sarf edilmesini ifade eder. Bu itibarla iş ve çalışma hürriyeti, gelir elde etmek amacına yönelik yasal her çeşit ekonomik faaliyeti kapsamaktadır.

İlginizi Çekebilir: İşçi Hakları Nelerdir?

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda yaptırım altına alınan fiil; tehdit, cebir ya da hukuka aykırı bir davranış ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlal edilmesidir. Kanun hükmünde; ihlal oluşturabilecek davranışların ne olduğu tek tek sayılmamış, bu konuda genel bir ibareye yer verilmiştir. Bu açıdan, işin yapılmasının yasaklanması, engellenmesi, sınırlanması, güçleştirilmesi ve ortadan kaldırılması gibi fiiller, ihlal niteliğindedir.

Ancak, TCK madde 117/1 hükmüne bakıldığında; iş ve çalışma hürriyetine yönelik ihlalin cebir, tehdit ya da hukuka aykırı başka bir davranışla gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Bu sebeple, her türlü ihlal değil, yalnızca cebir, tehdit ya da hukuka aykırı bir başka davranış ile gerçekleştirilen ihlallerin ilgili suçu oluşturacağı söylenebilecektir.

Cebir, maddi bir zorlamayı ifade etmekte olup; bir kimsenin istediğinin aksine bir hareketi yapmamaya veya yapmaya zorlanması şeklinde tanımlanmaktadır. Cebir; tutmak, bağlamak, hapsetmek şeklinde olabileceği gibi uyku hapı vermek, uyuşturucu madde kullanılması suretiyle de mümkündür. Öte yandan, cebrin mutlaka kişiye yönelmiş olması aranmamaktadır; eşya üzerinde gerçekleşen cebrin de TCK madde 117/1 anlamında cebri içerdiğinden bahsetmek mümkündür.

Burada dikkat edilmesi gereken husus; cebrin uygulanma amacının iş ve çalışma hürriyetini ihlal etmek olduğu ve yaralama boyutuna ulaşmaması gerektiğidir. Aksi halde, yaralama suçunun da oluşacağı ve gerçek içtima kuralının uygulanması gerektiğinden bahsedilse de ileride değinileceği üzere TCK madde 119/2 hükmü; söz konusu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin (TCK madde 87) gerçekleşmesi durumunda ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağından bahsetmektedir.

Buradan varılacak sonuç ise somut olayda iş ve çalışma hürriyetinin ihlalini oluşturan fiillerin TCK madde 86 anlamında bir yaralamaya sebebiyet vermesi halinde, ayrıca kasten yaralamaya ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı anlamını taşımaktadır. Ancak, TCK madde 117 hükmünün konuluş amacı göz önüne alındığında cebir, TCK madde 86 kapsamındaki eylemler için de uygulanacak, 86. madde ağırlığındaki yaralamalar cebir olarak kabul edilecektir.

Tehdit, bir kimse üzerinde psikolojik bir etki yaratılmak suretiyle kişinin irade serbestisinin ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan her türlü davranışı içermektedir. Tehdit ile mağdurun iradesi gelecekte gerçekleştirileceği belirtilen haksız bir hareketle etki altına alınmaya çalışılmakta ve bunun sonucunda da kişi kolayca kurtulamayacağına inandığı bir duruma sürüklenmektedir.

Tehditten bahsedilebilmesi için, failin ulaşmak istediği amaca uygun, tehdit içeren fiilin mağdurun iradesini etkileyebilecek ölçüde olması gerekmektedir. Ancak, tehdit mutlaka mağdura yöneltilmek zorunda değildir; üçüncü bir kimseye (örneğin; müşteriye) yöneltilmesi halinde de suç oluşacaktır. Zira, üçüncü bir kişi vasıtasıyla kötülüğün gerçekleştirileceğine yönelik açıklamalar da tehdit kapsamındadır.

İlginizi Çekebilir: Hakaret, Tehdit ve Şantaj Suçları.

Burada grev yapılacağının bildirilmesinin tehdit fiili kapsamında olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Öncelikle, belirtilmelidir ki; yasal olarak gerçekleştirilen bir grev hukuka uygun olacağından hukuka aykırılıktan ve tehdit unsurundan bahsedilemeyecektir. Yasal grevin şartları Anayasa’nın 54. maddesi ile Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 58. maddesinde yasal grevin tanımı yapılmış olup; grevin sadece toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında bir uyuşmazlık çıkması halinde yasal olacağı ifade edilmiştir.

İlginizi Çekebilir: Grev ve Lokavt Hakkına İlişkin Sınırlama ve Yasaklar.

Bu açıdan kanuni bir hak olan grev hakkının kullanılacağının işverene bildirilmesi hakkın kötüye kullanılması teşkil etmediği sürece ilgili suçu oluşturmayacaktır. Yasal olarak alınmış grev ya da lokavt kararına dayalı olarak işin bırakılması, tehdit olarak değerlendirilemeyecektir.

Ancak, yasal olmayan lokavt ve grev çağrısı tehdit olarak nitelendirilebilecek olup grevin yasa gereği durdurulduğu ya da ertelendiği hallerde greve devam edilmesi de hukuka aykırı olacaktır.

Hukuka aykırı başka bir davranış, tehdit veya cebir dışında kalan ve hukuka aykırılık taşıyan her türlü harekettir. Hukuka aykırı davranış yalnızca Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmiş olan fiilleri içermeyip hukuka aykırı nitelikteki tüm fiilleri içermektedir. Ancak, hukuka aykırı başka bir davranış, aynı zamanda suç da oluşturabilir.

Ancak, iş ve çalışma hürriyetinin ihlaline yol açan fiil aynı zamanda suç oluşturuyorsa ayrıca bu suçtan dolayı da failin cezalandırılması gerekecektir. Zira, TCK madde 117/1 hükmünde sadece hukuka aykırı bir davranışın varlığından bahsedilmekte; ancak, bu davranışın ne olduğu açıkça ifade edilmemektedir. Bu nedenle, hukuka aykırı bir başka davranış aynı zamanda suç oluşturduğunda gerçek içtima hükümleri uygulama alanı bulacak ve her iki suçtan ayrı ayrı cezaya hükmolunacaktır.

Sömürü Suçu (TCK Madde 117/2)

Kişilerin kimsesizliğini, bağlılığını ve çaresizliğini sömürmek suretiyle bu kimseleri ücretsiz olarak ya da sağladığı hizmet ile açık bir biçimde orantısız düşük bir ücretle çalıştırmak suç olarak sayılmıştır.

Sömürü suçunun ihdasında, bu durumda olan kimselerin kendi rızaları dahi olsa sömürülmesi, insan onuruna aykırı şekilde ve bu tür koşullarda çalıştırılması önlenmek istemiştir. Zira, çalışma ve iş hürriyetinde, kişilerin insan onuruna yaraşır şekilde çalıştırılmaları esastır.

TCK madde 117/2 hükmünde yer alan suç, zor durumda bulunan kimselerin çalışmalarının sömürülmesini önlemek amacı taşımaktadır. Belirli nedenlerle başka kimselere bağımlı durumda bulunan, kimsesiz olan veya çaresiz bulunan kişilerin bu halinden yararlanmak amacıyla insanlık dışı muamelede bulunan kimselerin cezalandırılmaları amaçlanmıştır.

Sömürmek Amacıyla Tedarik, Nakil veya Sevk Etme Suçu (TCK Madde 117/3)

Sömürü suçuna konu fiilleri önlemek amacıyla TCK madde 117/3 hükmünde, kişileri çaresiz, kimsesiz veya bağımlı hale düşürmek üzere nakil, tedarik veya sevk etmeye yönelik fiillerin de cezalandırılacağı düzenlenmiş olup; bu kimseler de TCK madde 117/2 hükmü ile aynı cezai yaptırıma maruz bırakılmaktadırlar.

Ücretleri Çoğaltıp Azaltmaya, Anlaşmanın İçeriğini Değiştirmeye Zorlama ve İşin Durmasına, Durmanın Devamına veya Sona Ermesine Neden Olma (TCK Madde 117/4)

İlgili suçun oluşabilmesi için, tehdit ya da cebir kullanılarak, işçi ya da işverenlerin ücretleri çoğaltıp azaltmaya veya daha önceden kabul edilenlerden farklı koşullar altında anlaşmaların kabulüne zorlanması veya bir işin sona ermesine, durmasına veya durmanın devamına neden olunması gerekir.

Fail

Bu suçun faili bakımından bir özellik arz etmemektedir, suçun faili herkes olabilir. Fail işçi veya işveren olabileceği gibi kamu görevlisi de olabilir. Bu durum madde 119’da nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu, çok failli bir suç değildir. Ancak, suçun birden fazla kimse tarafından birlikte işlenmesi hali, cezayı ağırlaştıran nitelikli bir hal olarak görülmüştür. Suç, işçi veya işveren sendikasının emir ve talimatı üzerine işlendiğinde; tüzel kişilerin cezai sorumluluğu bulunmadığından sendika yetkilileri suçun faili konumunda olacaktır.

Mağdur

İlgili suçun mağduru herkes olabilir. Bu suçun mağduru iş ve çalışma hürriyetini kullanmak isteyen işveren veya işçi olabilir. Ancak, mağdurun kamu görevlisi olduğu hallerde kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engelleyici her türlü eylem, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunu değil, TCK madde 265 hükmünde yer alan görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturacaktır.

Manevi Unsur

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu ancak kasten işlenebilir. Kanun hükmünde taksirle işlenebileceğinden bahsedilmediği için failin tedbirsizliği, dikkatsizliği ya da bilgisizliği sonucu oluşan aksaklıklar müsned suçu oluşturmayacaktır. Failin herhangi bir saikle hareket edip etmemesi, suçun oluşabilmesi bakımından önem taşımamaktadır. Bu sebeple, suçun olası kastla da işlenmesi mümkündür.

Hukuka Aykırılık Unsuru

İnceleme konusu suç bakımından hukuka uygunluk sebepleri uygulanabilecek olup; kanun hükmünün icrası ve amirin emrini ifa bir hukuka uygunluk sebebi oluşturabilecektir. Bu suç açısından bir başka hukuka uygunluk nedeni olarak hakkın kullanılması hali de fiili hukuka uygun kılacaktır. Örneğin; yasal zemindeki bir grev ve lokavt hakkının kullanılması, bu suç bakımından hukuka uygunluk sebebi taşıyacaktır.

Suçun Daha Az veya Daha Ağır Cezayı Gerektiren Nitelikli Unsurları

TCK madde 117 hükmünde suç tipine yönelik herhangi bir nitelikli hal düzenlenmemiştir. Ancak, TCK madde 119/1’de, hürriyete karşı suçlar bakımından düzenlenen ortak bir hüküm öngörülmüştür.

  • İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Silahla İşlenmesi: Silahın ağırlatıcı neden olarak sayılmasının nedeni, silahın korkutucu etkisinden yararlanmaktır. Bu itibarla silahın mutlaka ateşlenmesi gerekmemektedir; silahın failde bulunduğunun bilinmesi ve failin bu yönde kastının bulunması yeterlidir.
  • İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hâle Koyması Suretiyle İşlenmesi: Failin kendisinin tanınmasını engelleyecek biçimde takma saç, bıyık vs. takması, yüzünü veya vücudunu gizlemesi ve bu şekilde suçun işlenmesi ağırlatıcı bir sebep olarak kabul edilmiştir.
  • İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun İmzasız Mektupla veya Özel İşaretlerle İşlenmesi: Mağdura hitaben yazılan ve kimin tarafından yazıldığı belirsiz olan bir not, yazı, mektup imzasız mektuba örnek olarak verilebilirken, özel işaretler bakımından ise mağdur üzerinde korkutucu etki yaratmaya elverişli her türlü işaret bu kapsamda değerlendirilecektir.
  • İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi: Bu husus suça iştirakten farklı olup; bu ağırlatıcı nedenin varlığı için suçun maddi unsurunu oluşturan hareketlerin birden fazla kimse tarafından gerçekleştirilmesi yeterlidir.
  • İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Var Olan ya da Var Sayılan Suç Örgütlerinin Korkutucu Güçlerinden Yararlanılarak İşlenmesi: Örgütün mağdur üzerindeki korkutucu etkisi, bir kimse tarafından gerçekleştirilen fiile göre daha fazladır. Çünkü, tehdidin var olan veya varsayılan bir suç örgütten kaynaklı olması tehdidin gerçekleşme olasılığını güçlendirecektir. Bu nitelikli halin uygulanması açısından örgütün gizli olması şart değildir, sadece suç örgütü olması yeterlidir.
  • İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi: Kamu görevinin icrası esnasında kamu gücü kullanıldığından kamu görevlisinin bu güçten istifade ederek suçu işlemesi hali bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.

Suçun Özel Görünüş Biçimleri

Teşebbüs

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun tehlike suçu mu zarar suçu mu olduğu konusu tartışmalıdır. Suçun tehlike suçu olduğu kabul edildiği takdirde, teşebbüs hükümlerinin uygulanmayacağı söylenebilir.

Suçun zarar suçu olduğu kabul edildiği takdirde, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun oluşabilmesi için; söz konusu fiil sonucunda iş ve çalışma hürriyetinin ihlali neticesinin meydana gelmiş olması gerekir. Suçun tamamlanma anı, failin hareketleri sonucunda işin mağdurun istediği gibi yapılamadığı andır. Fail tarafından cebir, tehdit veya hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulmuş olmasına rağmen fiil failin elinde olmayan sebeplerle tamamlanamamışsa veya ihlal neticesi gerçekleşmemişse teşebbüs söz konusu olacaktır.

İştirak

İnceleme konusu suç bakımından iştirak, bir özellik arz etmemekte olup; iştirakin her türlüsü uygulama alanı bulabilecektir.

İçtima

TCK madde 117/1’deki suç, bağımsız birer suç tipi olan tehdit ve cebir suçlarının birleşmesiyle oluşturulmuş bir suç tipidir. Bu tür suçlara bileşik suç denmektedir. Bileşik suç TCK madde 42’de biri diğerinin unsuru ya da ağırlaştırıcı nedenini oluşturması sebebiyle tek fiil sayılan suç olarak ifade edilmiştir. Bileşik suçlarda cezaların içtimaı hükümleri uygulanmaz ve suçu oluşturan araç suçlardan dolayı faile ayrıca ceza verilmez.

Bu sebeple, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda tehdidin, cebrin veya hukuka aykırı başka bir davranışın varlığı halinde bu suçlardan dolayı ayrıca cezaya hükmolunmayacaktır.

TCK madde 119/2 hükmünde özel bir içtima durumundan bahsedilmiştir. İlgili hükme göre; 117. maddede yer alan suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır.

Failin fiili TCK madde 117’yi ihlal etmekle birlikte aynı zamanda 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu madde 78’deki idari yaptırıma bağlanan fiillerden herhangi birini oluşturuyorsa bu durumda Kabahatler Kanunu madde 15/3 uyarınca fail sadece TCK madde 117 hükmü gereği cezalandırılacaktır.

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), Erteleme ve Adli Para Cezasına Çevirme ve Uzlaşma Kurumları

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmedilen cezanın belirli denetim süresince sonuç doğurmaması ve bu süreçte belirli koşullar yerine getirildiği takdirde ceza kararının herhangi bir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması sonucuna sebep olan kurumdur. İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda hükmolunan ceza hakkında HAGB kararı verilmesi mümkündür.

Erteleme, mahkeme tarafından hükmedilen cezanın, cezaevinde infazından şartlı halde vazgeçilmesidir. İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi mümkündür.

Adli para cezası, işlenen bir suç nedeniyle hapis cezası ile birlikte ya da tek başına uygulanabilen bir yaptırım türü olup; TCK madde 117/1-2-3 fıkraları uyarınca verilen hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir. Zira, bu fıkralarda adli para cezaları seçimlik olarak öngörülmüştür. Ancak, TCK madde 117/4 hükmü gereği hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.

Uzlaşma kurumu, suç isnadı altındaki kimse ile suçun mağduru konumundaki kişilerin, bir uzlaştırmacı aracılığı ile iletişim kurması ve anlaşması sürecini ifade etmektedir. İnceleme konusu suç bakımından, TCK madde 117/1’de düzenlenen ve suçun basit halini teşkil eden suç ile TCK madde 119/1-c hükmü gereği suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi hali, uzlaşma kapsamındadır.

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Soruşturma Usulü ve Görevli Mahkeme

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun TCK madde 117/1 hükmünde düzenlenen basit hali ile bu suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi halinin soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabidir. İlgili suçun şikâyete tabi olması nedeniyle aynı zamanda uzlaştırma hükümleri de uygulama alanı bulacaktır. Ancak, ilgili suçun nitelikli olarak işlenmesi durumunda eylem, şikâyete tabi olmaksızın resen soruşturulacaktır.

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu bakımından yetkili ve görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri’dir.

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunda Yaptırım (Cezası)

  • 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 117. maddesi gereği; tehdit ya da cebir kullanarak veya hukuka aykırı bir başka davranış ile iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden kimseye, mağdurun şikâyeti halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis ya da adlî para cezası verilir.
  • 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 117/2 hükmünde düzenlenen sömürü suçunun yaptırımı; altı aydan üç yıla kadar hapis ya da yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıdır. 117/3 hükmünde düzenlenen sömürü amacıyla nakletmek, sevk veya tedarik etmek suçunun cezası da aynı şekilde hükme bağlanmıştır.
  • 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 117/4 hükmünde düzenlenen suçun yaptırımı ise altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır.

Kaynakça

  • Bayındır, S. (2019). İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu. D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi,Prof. Dr. Durmuş TEZCAN’a Armağan.
  • Bayraktar, K. (2014). Çalışma Özgürlüğünü Engelleme Suçu.
  • Özbek, V. Ö. (2021). Ekonomi Ceza Hukuku İkinci Kitap-Özel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
  • Özbek, V. Ö., Doğan, K., & Bacaksız, P. (2022). Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

İlginizi Çekebilir: Ceza Muhakemesinde Hak Arama, Dilekçe, Şikayet ve İtiraz Hakları.