Okuma Süresi: 3 Dakika

Arabulucu Tarafından Tarafların Usulüne Uygun Olarak Toplantıya Çağrılmamalarının Sonucu

Yazar: NARİN İPEKYÜZ
Arabulucu Tarafından Tarafların Usulüne Uygun Olarak Toplantıya Çağrılmamalarının Sonucu

MGC Legal ekibinin kaleme aldığı işbu “Arabulucu Tarafından Tarafların Usulüne Uygun Olarak Toplantıya Çağrılmamalarının Sonucu” başlıklı makalemizi okumanıza sunarız.

Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yolu ile çözümlenmesinde uygulanacak kurallar genel olarak 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (Kanun) ile düzenlenmiş, buna istinaden dava şartı arabuluculuk bakımından söz konusu temel usul ve esaslar da ilgili Kanun ile belirlenmiştir.

Bilindiği üzere, belirli birtakım uyuşmazlıklar bakımından dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması dava şartı olup, ilgili şartın yerine getirilmemesi durumunda dava şartı eksikliği sebebiyle davanın usulden reddi gerekmektedir.

Ne var ki, arabuluculuk sürecinin yürütülmesi taraf iradelerinin dışında seyretmekte, dava açmadan önce arabuluculuk sürecinin yürütülmesini isteyen davacının arabuluculuk daire başkanlığına başvurmasının akabinde süreç tümü ile daire tarafından bir arabulucunun görevlendirilmesi ve gerekli işlemlerin arabulucu tarafından yerine getirilmesi ile vücut bulacaktır.

Bu noktada işaret edilmesi gerekir ki Kanunun 18/A.6 maddesi hükmünde arabuluculuğa başvuran tarafın kendisine ve elinde bulunması halinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna vereceği, devamı fıkrada da ilgili iletişim bilgilerinin arabulucuya iletileceği; arabulucunun tarafları ilk toplantıya davet ederken söz konusu iletişim bilgilerini esas alarak her türlü iletişim vasıtasını kullanması gerektiği belirtilmiştir.

Dolayısıyla, başvurucunun arabuluculuk bürosuna başvurmasının akabinde yürütülecek süreç arabulucunun inisiyatifine bırakılmış olup, taraf teşkilinin sağlanabilmesi noktasında sorumluluk tümüyle arabulucuya aittir ve arabulucu bu sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmek için tüm iletişim vasıtalarını kullanabilme yetkisine de sahiptir.

Şu durumda sorun arabulucunun hangi iletişim kanallarını ne şekilde kullanması gerektiği ve arabulucu tarafından tarafların toplantıya gerektiği şekilde davet edilmemesi durumunda sorunun ne şekilde çözümlenmesi noktasında toplanmaktadır.

Çünkü Kanunun aynı maddesinin 10. fıkrasında arabulucunun, taraflara ulaşılamaması durumunda da arabuluculuk faaliyetine sona erdireceği ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhal arabuluculuk bürosunu bildireceği düzenlenmiştir. Hal böyle olunca arabulucunun hangi durumlarda taraflara ulaşılamadığını tespit etmesi gerektiği önem arz etmektedir.

Yukarıda işaret edilen ilgili düzenlemeler gereğince arabulucunun tarafları ilk toplantıya davet etmek noktasında her türlü iletişim kanallarını kullanması gerektiğinde şüphe bulunmamaktadır. Dolayısıyla örneğin tarafların yalnızca telefon ile aranmak ya da sadece elektronik posta gönderilmek suretiyle ulaşılmaya çalışılması durumunda tarafların toplantıya gerektiği şekilde çağrıldığının kabulü mümkün olmamalıdır.

Nitekim, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince verilmiş 12.4.2021 tarih ve 2021/496 E., 2021/607 K. Sayılı kararda da bu hususa,

Görüldüğü üzere, dava şartı arabuluculuk için karşı tarafın daveti şarttır. Arabulucunun taraflara ulaşmak için tüm yolları denemesi ve bunu belgelendirmesi gerekir. Ancak buna rağmen ulaşılmadığında bu husus belgeye bağlanmalıdır. Başka bir ifadeyle mevcut yasal düzenleme karşısında arabulucu ya taraflara ulaşmalı ve bunu tutanağa bağlamalı ya da taraflara ulaşmama durumunu hangi yolları kullandığını da belirterek tutanağa bağlamalı ve bu hususu son tutanağa yazmalıdır. Dosya kapsamında davacının arabulucuya başvururken davalının telefon numarasını ve adresini de bildirdiği halde son tutanakta sadece elektronik posta adresine davet gönderildiği, ancak katılmadığı gerekçesiyle arabuluculuğun sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflara ulaşmak için tüm yolların denenip denenmediğinin ve davetin gönderildiği elektronik posta adresinin hangisi olduğunun yazılmadığı son tutanağın Kanun’un 18/A/7 hükmüne ve Yönetmeliğin 24/3 hükmüne uygun olduğu söylenemez. Dolayısıyla dava şartı olan arabuluculuğa başvuru da sağlanmamıştır.” şeklindeki ifadelerle işaret edilmiştir.

Ne var ki, arabulucunun tarafları toplantıya gerektiği şekilde davet yükümlülüğü bulunduğuna değinilmekle birlikte bu yükümlülüğün doğru şekilde işletilmemesinin taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği sebebiyle davanın usulden reddedilmemesi gerektiğine ilişkin yargı kararları da bulunmaktadır. Örneğin, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilmiş 12.2.2020 tarih ve 2020/214 E., 2020/149 K. sayılı kararda,

Somut uyuşmazlıkta, arabuluculuk tutanaklarında işverenin toplantıdan hangi usullerle haberdar edildiğine dair bilgilere yer verilmekle birlikte, tebliğ belgeleri dava dosyası içeriğinde yoktur. Ne var ki; bir an için, arabulucu tarafından işverenin usulünce toplantıya davet edilmediği kabul edilse dahi, taraflara ulaşmak ve tarafları toplantıya davet etmek arabulucunun sorumluluğunda olduğundan, işçiye yükletilebilecek bir kusurun varlığından söz edilemez. Zira, işçi dava açmadan önce, kanun hükmüne uygun olarak arabulucuya başvurmuş ve sürecin sonlanmasını beklemek suretiyle yükümlülüğünü yerine getirmiştir. O halde, arabulucunun taraflara ulaşma ve toplantıya davet etme sorumluluğunu usulünce yerine görevin özenle ve tarafsız biçimde yerine getirilmesi – getirmeden arabuluculuk sürecini sonlandırması ihtimalinde “arabulucuya başvurulmuş olma” dava şartının gerçekleşmediği söylenemez.” denilerek arabulucu tarafından yerine getirilmeyen eksikliklerin taraflara yüklenemeyeceği belirtilmiştir.

Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de 2022/3398 E., 2022/5294 K. sayılı kararı da uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin kararında yukarıda anılı Sakarya BAM 10. Hukuk Dairesince verilmiş kararı benimsemiştir.

Bizim de katıldığımız görüş uyarınca, arabulucu tarafından gerekli tüm süreç özenle yerine getirilmeli ve uyuşmazlığın taraflarının toplantıya daveti noktasında farklı iletişim araçları kullanılmalıdır. Yalnızca tek bir yola başvurularak taraflara ulaşılamadığından bahisle anlaşamama son tutanağının düzenlenmesi mümkün olmamalıdır.

Arabulucu farklı iletişim kanallarını kullanarak tarafları toplantıya davet etmeli ve bu tarafları toplantıya davet ederken kullandığı yolları ve taraflara ulaşamamışsa sebebini tutanakta belirtmelidir. Fakat farklı iletişim kararlarının kullanılmasına rağmen taraflara ulaşılamaması durumunda da arabuluculuk son tutanağına dayanılarak açılan davanın usulden reddine karar verilmemelidir.

Çünkü tamamı ile arabulucunun sorumluluğunda olan bir husus uyuşmazlığın taraflarına yükletilmemelidir. Tüm bunlara ek olarak arabulucunun özen yükümlülüğünü ihlali sebebiyle sorumluluğun doğması gerektiğinin altı çizilmelidir.