Okuma Süresi: 9 Dakika

İlamsız İcra Takibi ile Alacak Tahsilatı: Temel Prensipler

Yazarlar: ADEM BURAK YILMAZ, FURKAN YAŞAR, HELİN ŞAHİN
İlamsız İcra Takibi ile Alacak Tahsilatı: Temel Prensipler

İlamsız icra, alacaklıların mahkeme kararı olmaksızın devletin cebri icra yetkisini kullanarak alacaklarını tahsil etmelerini sağlayan bir hukuki süreçtir. Alacaklının icra dairesine başvurmasıyla başlayan bu süreç, borçlunun alacaklıya borcunu ödemesiyle son bulur.

İlamsız icra süreci, alacaklılar için hızlı ve etkili bir tahsilat yöntemi sunarken, borçlular için de belirli haklar ve itiraz yolları içermektedir. Bu sürecin her adımı, alacaklı ve borçlu için önemli hukuki sonuçlar doğurabilir; bu yüzden sürecin doğru anlaşılması ve yönetilmesi büyük önem taşır.

İlamsız İcra Takibi Nedir?

İlamsız icranın konusunu; kural olarak para ve teminat alacakları oluşturmaktadır. Rehinle temin edilmemiş para ve teminat alacaklısının icra dairesine başvurmasıyla başlayan icra takibine genel haciz yoluyla takip denilmektedir.

Alacaklının, borçludan olan alacağını, mahkeme kararı olmaksızın İcra Müdürlüğü aracılığı ile devletin cebri icra yetkisini kullanarak tahsil etmesini sağlayan hukuki yol ilamsız takiptir. İlamsız takipte, alacaklının elinde bir mahkeme kararı bulunmasına gerek yoktur.

İlamsız takip türlerinde; genel haciz yolu ile takip, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ve kiralanan taşınmazın tahliyesi olmak üzere üç türe ayrılmaktadır.

Genel haciz yoluyla takibin aşamaları alacaklının takip talebiyle başlayıp; kural olarak paranın ödenmesi ile sona ermektedir.

Takip Talebi

Genel haciz yoluyla takip süreci, ancak alacaklının İcra Dairesine yapacağı takip talebiyle başlayacaktır. Takip talebi alacaklı tarafından yapılan bir taraf takip işlemidir. Takip talebine ilişkin düzenleme İcra & İflas Kanunu (İİK) madde 58 vd. maddelerinde düzenlenmektedir.

İlgili maddeye göre; takip talebi yazılı, sözlü veya elektronik ortamda olacak şekilde yapılabilecektir. Takip talebinde bulunması gereken hususlar İİK madde 58/2 ’de sayılmaktadır. Takip masrafları İİK madde 59’a göre alacaklı tarafından peşinen ödenir, ancak borçluya yükletilir. Alacaklının takip masraflarını ödemesiyle takip başlamaktadır. Takip başlamasıyla beraber artık derdest bir takipten söz edilecektir.

Ödeme Emri

Alacaklının takip talebine binaen İcra Dairesi’nin borçluya başlatılmış takibin tebliği niteliğinde olarak gönderilen belge ödeme emridir. İİK madde 61’e göre; icra dairesi tarafından, borçluya yönelik bir ödeme emri düzenlenerek tebliğe çıkarılır. Borçlunun ödeme emrini tebliğ alması halinde; İİK madde 60’a göre üç şekilde hareket etmesi mümkün olmaktadır.

  • Borçlu yedi (7) gün içinde borcunu ödeyebilir.
  • Borçlu yedi (7) gün içinde itirazda bulunabilir.
  • Borçlu hareketsiz kalabilir.

7 gün içinde borcunu ödemeyip itirazda da bulunmayan borçlu için ödeme emri kesinleşir. Bunun sonucunda borçlu, İcra ve İflas Kanunu madde 76 ‘ya binaen mal beyanında bulunmalıdır.

İlginizi Çekebilir: Ödeme Emrine İtiraz ve Sonuçları.

Borçlunun Ödeme Emrine İtiraz Etmesi

İcra ve İflas Kanunu madde 62 uyarınca; ödeme emrine yapılacak itiraz, tebliğden itibaren yedi (7) gün içinde yetkili İcra Dairesi’ne yazılı veya sözlü olarak yapılmalıdır. Aksi halde, hak düşürücü sürenin geçmesiyle birlikte böyle bir itiraz söz konusu olmayacaktır ve ödeme emri kesinleşmiş olacaktır.

Ancak, İcra ve İflas Kanunu madde 65 uyarınca; gecikmiş itiraz sebepleri söz konusu olması halinde itiraz yapılması mümkün olacaktır. Menfaat dengesinin sağlanması açısından borçlunun itirazının bir nedene dayandırması gerekmemektedir.

Nitekim, alacaklının takip talebini bir nedene dayandırması beklenmediğinden bu sayede menfaat dengesi korunur.

Borçlunun ödeme emrine yapacağı itiraz İcra ve İflas Kanunu madde 66 uyarınca takibi durdurur.

Ödeme Emrine Karşı İtiraz Yolları Nelerdir?

İçerik İtibariyle İtiraz

  • Maddi Hukuk’tan Kaynaklanan İtirazlar: Maddi Hukuk kaynaklı defiler ve itirazlar bu kapsamdadır. Maddi Hukuk açısından yapılan bu ayrım Takip Hukuku açısından itiraz kavramı kapsamında birleşmektedir.
  • Takip Hukuku’ndan Kaynaklanan İtirazlar: Yetki itirazı gibi Takip Hukuku çerçevesinde oluşacak itirazlardır. Takip Hukuku kaynaklı birtakım itirazlar takip şartıdır. Bu nedenle, İcra Dairesi’nin re’sen incelemekle yükümlü olduğu şartlardır. Bu nedenle, bu şartların eksikliği halinde itiraz yoluna değil şikâyet yoluna gidilmelidir.

Yapılış Şekli İtibariyle İtiraz

  • İmzaya itiraz: İlamsız icranın dayanağını bir belge oluşturmak zorunda olmamakla beraber, alacaklının takibi bir senede dayandırması halinde borçlu bu senetteki imzaya itiraz edebilir. İİK madde 62/5 uyarınca; bu imzaya itiraz ayrıca ve açıkça yapılmalıdır. Ayrıca ve açıkça yapılmamış bir imzaya itiraz halinde takibin dayandığı senetteki imza ikrar edilmiş olarak kabul edilecektir. Yine madde 62 uyarınca; bu itiraz ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi (7) gün içinde yazılı veya sözlü olarak yapılmalıdır.
  • Borca itiraz: İmzaya itiraz dışındaki tüm itirazlar borca itiraz olarak kabul edilmektedir. Madde 62/4 uyarınca; borca kısmi itiraz mümkündür. Ancak, böyle bir itiraz ayrıca ve açıkça yapılmalıdır. Kısmi itiraz yapılması halinde itiraz edilmemiş kısım için İİK madde 66 uyarınca takip kesinleşecektir. Borca itiraz da İİK madde 62/1 uyarınca; yedi (7) gün içinde yazılı veya sözlü olarak yapılmalıdır. Bu süre hak düşürücü bir süredir.

Ödeme Emrine İtirazın Hükümden Düşürülmesi

Borçlunun ödeme emrine süresinde yapmış olduğu itiraz ile takip durmaktadır. Kanun Koyucu ilgili takibi devam ettirmek isteyen alacaklı için iki yol öngörmüştür. Bu yollar; İcra Dairesi’nden itirazın kaldırılmasının talep edilmesi veya genel mahkemelerde itirazın iptali davasının açılmasıdır.

İtirazın İptali Davası

İcra ve İflas Kanunu madde 67‘de usulü ve sonuçları düzenlenen itirazın iptali davası; genel mahkemelerde, genel hükümlere göre görülmekte olan bir davadır. Bu dava, borçlu tarafından yapılan hem imzaya itirazda hem de borca itirazda alacaklı tarafından açılabilmektedir. Alacaklı İİK madde 67 uyarınca itirazın tebliğinden itibaren bir (1) sene içinde bu davayı açabilecektir.

Bu süre hak düşürücü bir süredir. Bu sürenin geçirilmesinden sonra da dava açılabilse de artık ilamsız icraya devam mümkün olmayacaktır. Elde edilen mahkeme kararı ilam niteliğinde bir belge olduğundan dolayı, İİK madde 67/4 uyarınca davanın sonucunda alacaklının itiraz edilen takip dosyası üzerinden ilamlı icraya başvurusu mümkün olabilecektir.

Şu hâlde bu dava genel mahkemelerde genel hükümlere göre görülen bir dava olduğundan dolayı itirazın iptali davası açısından Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) çerçevesinde açılacak ve sonuçlanacak bir dava için gerekli hususlar geçerli olacaktır.

Ancak, HMK kapsamında düzenlenen davalardan farklı olarak itirazın iptali davasının ancak icra takibi süresince ve dahi İcra ve İflas Kanun’da düzenlenen koşul ve sonuçlara tabi bir dava olduğu gözetilmelidir. İtirazın iptali davasının hukuki niteliği tartışmalıdır. İtirazın iptali davasının eda davası mı, tespit davası mı yoksa tahsil davası mı olduğu hakkında farklı görüşler ileri sürülmektedir.

Eda Davası olarak kabul edilen görüşe yapılan eleştirilerden biri de bu davanın klasik anlamda bir eda davası olarak kabul edilemeyeceğidir. Nitekim, itirazın iptali davasının sonucunda borçlu davaya konu olan borcun ödenmesine mahkûm edilmemektedir. Tespit davası olarak kabul edilen görüşe yapılan eleştirilerden biri de bu davanın klasik anlamda bir tespit davası olarak kabul edilemeyeceği nitekim davanın yalnızca bir borcun tespitine yönelik olmadığıdır.

Alacaklı tarafından duran takibin devamı için açılan bu itirazın iptali davasının kabulü halinde borçlu tarafın borçlu olduğu belirlenir ve takibe devam edilir. Alacaklının talebi halinde borçlunun itirazında haksız olduğu kabul edildiği takdirde İİK madde 67/2 uyarınca takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmolunur.

İtirazın Kaldırılması Yolları

İtirazın Kesin Kaldırılması Talebi

İcra İflas Kanunu Madde 68 uyarınca;

Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir.

İtirazın kesin kaldırılması talebinin kabulü ile alacaklı takibe devam edecektir. Alacaklının talebiyle İİK madde 68/7 kapsamında borçlu takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir.

İtirazın kesin kaldırılması talebinin reddedilmesi halinde alacaklı takibe devam edemez. Ek olarak; itirazın iptali davasını açma süresi olan bir (1) yıllık sürenin dolmasıyla beraber takip son bulur.

Ancak, takibin son bulması alacaklının alacağını sona erdirmeyeceğinden (yalnızca alacağın artık ilamsız takip konusu yapılamayacağı anlamına gelmektedir); alacaklı, halen alacaklı olduğunu düşünüyorsa, genel mahkemelerde genel hükümlere göre dava açabilecektir.

İtirazın kesin kaldırılması talebinin reddedilmesi halinde borçlunun talebiyle İİK madde 68/7 kapsamında alacaklı takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Ancak, alacaklının icra tazminatına mahkum edilebilmesi için itirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle reddedilmiş olması gerekmektedir.

İtirazın Geçici Kaldırılması Talebi

İcra İflas Kanunu md. 68/a uyarınca;

Takibin dayandığı senet hususî olup; imza itiraz sırasında borçlu tarafından reddedilmişse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın geçici olarak kaldırılmasını isteyebilir.

Adi senede dayalı olarak başlatılan genel haciz yoluyla takipte imzaya itirazın söz konusu olduğu hallerde itirazla beraber takip durduğundan dolayı takibe devam etmek isteyen alacaklı itirazın tebliğinden itibaren 6 ay içinde icra mahkemesine başvurarak takibe devam edilmesi için itirazın kaldırılmasını talep edebilir. Bu halde imzaya itirazın kaldırılması talebi İİK madde 68/a çerçevesinde itirazın geçici kaldırılması olarak kabul edilmektedir. İmzaya itiraz eden borçlu, takibi yapan icra dairesinin yetki çevresi içinde ise, mazeretini daha önce bildirip tevsik etmediği takdirde, duruşmada bizzat bulunmaya mecburdur. İcra dairesinin yetki çevresi dışında ödeme emri tebliğ edilen borçlu, istinabe yolu ile isticvabına karar verilmesi halinde, aynı mecburiyete tabidir. Duruşmalı olarak yapılacak incelemede İİK madde 68/a/5 çerçevesinde duruşmada borçlunun hazır bulunmaması halinde itirazın kaldırılmasıyla beraber borçlu senede konu edilen alacağın %10’u oranında tazminata mahkûm edilir.

İcra Hakimi imzanın borçluya ait olduğuna karar verirse, borçlu aleyhine %10 oranında para cezasına hükmeder. Borçlu; borçtan kurtulma, menfi tespit ya da istirdat davası açarsa bu cezanın uygulanması dava sonuna kadar durur. Borçlu olmadığının tespiti halinde ise ceza kalkar.

Alacaklının itirazın geçici kaldırılması talebinin reddi halinde İİK madde 68/a/8 uyarınca borçlunun talebi üzerine alacaklı, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir.

Alacaklının itirazın geçici kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlunun itirazı geçici olarak kaldırılır ve İİK madde 68/a/8 uyarınca alacaklının talebi üzerine borçlu, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir.

Borçtan Kurtulma Davası

İtirazın geçici kaldırılması kararı kesin hüküm teşkil etmez. Bundan dolayı, borçlu olmadığını düşünen borçlunun genel mahkemelerde genel hükümlere tabi olacak şekilde bir menfi tespit davası açması mümkündür.

İtirazın geçici kaldırılması üzerine açılacak menfi tespit davasına borçtan kurulma davası denilmektedir.

Borçtan kurtulma davası tipik bir menfi tespit davasıdır; ancak, çeşitli açılardan tipik bir menfi tespit davası olmaktan ayrılır.

  • Bunlardan ilki; İİK madde 69/2 uyarınca borçtan kurtulma davası ancak imzaya itirazın kaldırılması kararından itibaren yedi (7) gün içinde açılmalıdır.
  • İkinci olarak; İİK madde 69/2 uyarınca bu davanın açılabilmesi ancak borçlunun borcun konusunun %15’i miktarında teminat yatırması ile mümkündür.
  • Üçüncü olarak; borçtan kurulma davasının kabulü ile borçlunun borçlu olmadığının tespiti yanında tipik bir menfi tespit davasından farklı olarak bu karar neticesinde takip de durur. Borçtan kurtulma davası tipik bir menfi tespit davasından farklı olarak yalnızca tespit hükmünde değildir.

Borçtan kurtulma davasında görev ve yetki hususları HMK hükümlerine göre belirlenmektedir.

Bu davanın davacısı borçlu, davalısı alacaklıdır. Bu dava sonucunda; dava kabul edilirse, borçlu tarafın borçlu olmadığı tespit edilmiş olur ve daha önce hükmedilen tazminat ve sonuçlar ortadan kalkarak takip son bulur.

Dava reddedilirse, borçlu tarafın borçlu olduğu kesinleşmiş olur geçici haciz kesin hacze dönüşür.

Sonuçta ek olarak; İİK madde 69/5 uyarınca davada haksız çıkan taraf diğer tarafa %20’den az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilir.

Haciz

İlamsız icrada ödeme emrinden itibaren yedi (7) gün içerisinde bir itiraz bulunmadığında ya da yapılmış bir itiraz hükümden düşürüldüğünde yani artık takip kesinleştiği takdirde haciz aşamasına geçilmektedir.

Haciz, bir para alacağının elde edilebilmesi için borçluya ait hak, mal veya alacaklara İcra Dairesi tarafından hukuken el konulmasıdır. İcra ve İflas Kanunu içerisinde geçici haciz, ihtiyati haciz ve kesin haciz olmak üzere üç tür haciz türü düzenlenmektedir.

İlginizi Çekebilir: İcrai (Kesin) Haciz ve İhtiyati Haciz Müesseseleri Arasındaki Farklar Nelerdir?

  • Geçici Haciz; itirazın geçici kaldırılması kararı neticesinde düzenlenir. Borçlunun yedi (7) gün içinde borçtan kurtulma davası açmaması üzerine geçici haciz kesin hacze dönüşmektedir.
  • İhtiyati Haciz; para alacağının güvence altına alınabilmesi için borçlunun malları üzerine konulan geçici bir koruma şeklidir. Geçici ve ihtiyati hacizler alacaklıya satış isteme yetkisi vermemektedir.
  • Kesin Haciz; ilamsız icranın dördüncü aşaması olarak alacaklıya satış isteme yetkisi veren haciz türüdür.

Haciz, ancak alacaklının talebi ile gerçekleşmektedir. Takibin kesinleşmesi üzerine İcra Dairesi’nin re’sen haciz aşamasına geçmek gibi bir yetkisi bulunmamaktadır.

Haczin süresi İİK madde 78/1 uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren başlayarak bir (1) yıllık süre ile sınırlıdır. Bu sürenin geçmesi halinde dosya işlemden kaldırılır.

Ancak, alacaklı İİK madde 78/4 uyarınca yenileme harcı ödeyerek yeniden haciz talep edebilecektir. Kural olarak haciz borçluya tebliğ edilmemekle beraber madde 78/4 uyarınca yenileme haczi borçluya tebliğ edilecektir.

Haciz sürecine ilişkin olarak adreste fiili haciz yapılması durumunda ise haczedilecek yerin iş yeri harici konut olması halinde haciz yapılabilmesi İİK madde 79/a uyarınca İcra Mahkemesi’nden alınacak karara bağlıdır. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından alınan karar neticesinde konutta fiili haciz gerçekleştirilebilecektir.

İİK madde 80 uyarınca borçlunun gıyabında haciz mümkündür. Haciz esnasında İcra Memuru borçlu üzerinde bulunan para, kıymetli evrak vs. gibi kıymetli şeyleri gerekirse kuvvet göstererek alabilir (İİK madde 80).

Haczi mümkün olmayan ve kısmen mümkün olan mallar madde 82 ve 83’te sayılmaktadır. Taşınır ve taşınmazların haczinde öncelikli olan borçluya ait olup; çekişmeli olmayan taşınırların haczidir. Bu taşınırlardan sonra üçüncü kişilerin istihkak iddiasında bulunduğu taşınır malların haczi yapılmalı ve en son olarak taşınmazların haczine geçilmelidir (İİK madde 85/2).

İlginizi Çekebilir: Hacze Kabil Olan ve Olmayan Mallar.

Taşınmaz mallar hakkında düzenleme İİK madde 91 kapsamında yapılmıştır. Bu hükme göre; taşınmaz malların haczi sicile kayıtla yapılır. Haciz yapılmış olması rehin hakkı sahibinin hakkına halel getirmemektedir.

İlginizi Çekebilir: Taşınmaz Rehni Nedir?

Ancak, madde 92/2 uyarınca İcra Dairesi tarafından rehin hakkı sahiplerine haciz hakkında haber verilir. Bununla beraber, ilgili hükme göre yine hacizli taşınmaz üzerinde kiracı olanlara da haber verilmektedir.

İİK madde 94 uyarınca; intifa hakkına veya el birliği halinde mülkiyette yapılacak hacizde intifa hakkının ve el birliği mülkiyetinin taşınmaza ilişkin olması halinde taşınmazı kullanan kimselere bildirim yapılmaktadır.

Paraya Çevirme

Paraya çevirme aşaması İİK madde 106 uyarınca alacaklı veya borçlunun satış talebi ile mümkündür. İlgili hükme göre; bu talep süresi hacizden itibaren bir (1) yıllık süre ile sınırlıdır.

Madde 110 uyarınca; müddetinde istenmeyen satış halinde haciz kalkacaktır ve ilgili maddenin üçüncü fıkrası mukabilince haczin kalkmasına sebebiyet veren alacaklı o mala yönelik olan haciz masraflarından sorumlu olacaktır.

Satış talebi ile kıymet takdiri ve satış giderlerinin yatırılması ile satış aşamasına geçilir (İİK madde 106/3). Satış kural olarak açık artırma ve ihale süreçleriyle gerçekleşir. Ancak, 2021 yılında yapılan değişikliklerle beraber kanuna eklenen madde 111/a ile beraber borçluya satış yetkisi verilmiştir.

Bununla beraber, aynı yıl kanuna eklenen madde 111/b ile klasik olarak yapılan açık artırma usulünden evvel elektronik ortamda yapılacak açık artırma ile artırma süreci başlayacaktır.

Açık artırmanın iki (2) kez olmak üzere yapılacağı madde 114’te düzenlenmiştir. Açık artırmaya hazırlık aşaması olarak görülen şartnamenin hazırlanması ve ilan edilmesi madde 114 kapsamında artırmadan en az 15 gün önce ilan edilecektir. Madde 115’te ihalenin yapılması başlığı altında artırmanın yapılma şekli düzenlenmiştir.

Nitekim, ihale artırma sonucunda malın ihale edilmesini hak eden katılana malın, bedeli karşılığında verilmesidir. Ancak; maalesef ki, Kanun Koyucu da artırma ve ihale kavramlarını yerinde kullanamamıştır.

Kanun Koyucu taşınırlar hakkında madde 119’da pazarlık suretiyle satış yöntemini de kabul ederek düzenlemiştir. Bu maddede sayılan şartlar mevcut olduğu takdirde artırma yöntemine başvurulmaksızın pazarlık yoluyla satış da yapılabilecektir.

Taşınmazlar açısından kanun koyucu madde 123’te satış talebinden itibaren üç (3) ay içinde taşınmazın satışının yapılması gerektiğini hüküm altına almıştır. Bununla beraber, taşınmazlar açısından artırma hazırlık aşaması olarak şartnamenin hazırlanması ve içeriği madde 124 vd. maddelerince düzenlenmiştir.

Madde 128’e istinaden İcra Müdürü haciz ilgilileri ve borçluya taşınmaz mal üzerindeki mükellefiyetlerin listesini yaparak bildirir. Bu listeye madde 128 uyarınca üç (3) gün içinde itiraz yapılabilir.

Bu itiraz neticesinde yedi (7) gün içinde istihkak davası açılmalıdır. Dava açılmaz ya da üç (3) gün içinde itiraz edilmezse mükellefiyet listesi kesinleşir. İcra Dairesi hazırlamış olduğu mükellefiyetler listesi uyarınca yeniden kıymet takdirinde bulunur. İİK madde 128/a uyarınca; kıymet takdirinin bildirildiği ilgililer yedi (7) gün ile sınırlı olmak üzere itiraz hakkına sahiptirler.

Taşınmazlar açısından yapılacak ihale 129. maddenin yollamasıyla taşınırlar açısından düzenlenen koşullara tabi olacaktır. İhale bedeli ihale edilenlerce madde 130 kapsamında yedi (7) gün içinde ödenecektir.

İhale neticesince madde 134 kapsamında ilgili maddenin ikinci fıkrasında sayılanlarca yedi (7) gün içinde İcra Mahkemesi’nden şikâyet yolu ile ihalenin feshi istenebilir. Mahkemenin talebi reddetmesi halinde feshi talep eden ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkum edilir.

Paraların Ödenmesi

İİK madde 138 uyarınca; satış aşaması tamamlandıktan sonra satış bedelinin icra veznesine girmesiyle beraber gerekli harç ve giderler kesildikten sonra bu paranın alacaklılara ödenmesi aşamasına geçilir. Bu ödenme, İİK madde 140’ta düzenlenen sıra cetveline uygun olarak gerçekleştirilir.

İİK madde 140’ın yollamasıyla alacaklıların öncelik sıralaması madde 206’daki düzenlemeye müteakip olarak yapılacaktır. Madde 141’e göre tebliğ edilen sıra cetveline madde 142 uyarınca alakadarlarca itiraz edilebilir. Bu itiraz tebliğden itibaren yedi (7) gün içinde yapılacaktır. Alacağın esasına veya miktarına değil de yalnızca sıraya yapılan itirazlar şikayet olarak hükmolunur. Cetvele yapılan itirazın sonucundan yalnızca itiraz eden faydalanacaktır.

Sonuç

Genel haciz yoluyla takip; rehinle temin edilmemiş para ve teminat alacaklarının borçludan edinilebilmesi amacıyla alacaklının İcra Dairesi’ne yapacağı takip talebi ile başlayıp paranın alacaklıya (alacaklılara) ödenmesiyle son bulan sekiz aşamalı icrai takip sistemidir.

Bu aşamaların her birinde bulunan taraflar için düzenlenmiş sürelerin hak düşürücü olması nedeniyle alacaklı veya borçlu açısından hak kayıplarının oluşması muhtemeldir. Bu nedenle ilamsız icranın konusunu oluşturacak bir alacak halinde veya alacaklı tarafından başlatılmış bir takip halinde hukuki destek alınması önemle tavsiye edilmektedir.