Okuma Süresi: 6 Dakika

17.10.2022 Tarihli T.C. Resmî Gazete’de Yayımlanan MASAK Tebliğine İlişkin Çalışma

Yazarlar: ÖZLEM HAYALİOĞLU, ENGİN BERKAY UZUN, OĞUZHAN BULAN
Resmi Gazetede Yayımlanan MASAK Tebliğine İlişkin Çalışma

MGC Legal ekibi tarafından hazırlanan 17.10.2022 Tarihli T.C. Resmî Gazete’de Yayımlanan MASAK Tebliğine İlişkin Çalışmayı okumanıza sunarız, işte detaylar…

Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği

17.11.2022 tarihli 32016 sayılı T.C. Resmî Gazete’de yayımlanan Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği (“Tebliğ”) 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un (“Kanun”) uygulanması bakımından önemli düzenlemeler içermektedir.

I. Tebliğ’in Amaç ve Kapsamı

Tebliğ Kanun’un uygulanmasına yönelik olarak, kamusal nüfuz sahibi kişiler hakkında yükümlüler tarafından alınması ve uygulanması gereken sıkılaştırılmış tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Tebliğ’de yer alan “kamusal nüfuz sahibi kişiler” ibaresinden anlaşılması gereken Tebliğ’in “Tanımlar” kenar başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde şu şekilde açıklanmıştır:

d) Kamusal Nüfuz Sahibi Kişi: Yurt içinde veya yabancı bir ülkede seçimle veya atama yoluyla kendisine önemli bir kamusal görev tevdi edilen üst düzey gerçek kişiler ile uluslararası kuruluşların yönetim kurulu üyeleri, üst düzey yöneticileri ile eşdeğer görev yapan diğer kişileri ifade eder.

Tanımdan da anlaşılacağı gibi, üst düzey bir kamusal görevi üstlenen gerçek kişiler ile uluslararası kuruluşların yönetim kurulunda görev yapan kişiler, üst düzey yöneticiler ve bunlar benzeri görevleri üstlenen diğer kişiler Tebliğ kapsamında kamusal nüfuz sahibi kişiler olarak anılacaktır. Yine Tebliğ içeriğinde sık sık söz edilen yükümlüler ise Kanun m. 2/1-(d) uyarınca şöyle tanımlanmıştır;

d) Yükümlü: Bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri, savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35 inci maddesinin birinci fıkrası ile alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında ifa edilen mesleki çalışmalar nedeniyle edinilen bilgiler hariç olmak üzere, taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere serbest avukatlar ve Cumhurbaşkanınca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenleri ifade eder.

Oldukça geniş bir açıklaması olan yükümlülerden anlaşılması gereken, kısaca suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi hususunda belli yükümlülüklere sahip olması beklenen kişiler olarak özetlenebilir.

Tebliğ, Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik (“Tedbir Yönetmeliği”) dayanak alınarak, yukarıda kısaca açıkladığımız, kamusal nüfuz sahibi kişiler hakkında yükümlüler tarafından alınması gereken önlemlere kapsamında sıkılaştırılmış tedbirlere ilişkin önemli düzenlemeler içermekte olup bu yazımızda Tebliğ m. 4 ile getirilen yeni tedbirlere değineceğiz.

II. Kamusal Nüfuz Sahibi Kişiler Bakımından Alınacak Sıkılaştırılmış Tedbirlere İlişkin Usul ve Esaslar (Tebliğ m. 4)

Kamusal nüfuz sahibi kişiler bakımından alınacak tedbirler kenar başlıklı 4. maddeyi incelememiz gerekirse;

1. Tebliğ m. 4/1

İnceleme konusu 4. maddenin 1. fıkrası şu şekildedir: “(1) Finansal kuruluşlar, finansal olmayan belirli iş ve meslekler ile kripto varlık hizmet sağlayıcılar, müşterinin ya da gerçek faydalanıcının kamusal nüfuz sahibi kişi olup olmadığının belirlenmesi amacıyla makul tedbirleri alır.” Madde metninde yer alan “Finansal kuruluşlar”, “müşteri ya da gerçek faydalanıcı” ibarelerine de kısaca değinmemiz gerekirse; Finansal Kuruluşlar, Tedbir Yönetmeliği uyarınca:

  • Bankalar,
  • Sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde takas ve saklama hizmeti veren kuruluşlar,
  • Bankacılık faaliyetleriyle sınırlı olarak Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi,

Finansal kuruluş olarak adlandırılmakta olup, finansal olmayan belirli iş ve meslekler ise yine Yönetmelik uyarınca;

  • Kıymetli maden, taş veya mücevher alım satımı yapanlar ile bu işlemlere aracılık edenler,
  • Ticaret amacıyla taşınmaz alım satımıyla uğraşanlar ile bu işlemlere aracılık edenler,
  • Noterler,
  • Savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35’inci maddesinin birinci fıkrası ile alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında ifa edilen mesleki çalışmalar nedeniyle edinilen bilgiler hariç olmak üzere, taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere serbest avukatlar,
  • Bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler,
  • Finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları,

Olarak sayılmaktadır. Müşteri veya gerçek faydalanıcı, Tedbir Yönetmeliği uyarınca:

Yükümlü nezdinde işlem gerçekleştiren gerçek kişileri, adına işlem yapılan gerçek kişi, tüzel kişi veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri nihai olarak kontrolünde bulunduran ya da bunlar üzerinde nihai nüfuz sahibi olan gerçek kişi veya kişiler gerçek faydalanıcı olarak tanımlanacaktır.

Madde metni uyarınca yukarıda sayılan kuruluşlar, kendi bünyelerinde iş ve işlem yapan müşteri ve faydalanıcıların kamusal nüfuz sahibi olup olmadığının belirlenmesi kapsamında makul tedbirler almaları gerektiği düzenlenmiştir.

Kamusal nüfuz sahibi kişilerin tespitine ilişkin bu düzenleme maddenin devamında sayılacak lan, bu kişilere ilişkin tedbirlerin uygulanması bakımından önem arz etmektedir.

2. Tebliğ m. 4/2

Tebliğ m. 4/2 şu şekildedir:

Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca uyum programı oluşturacak yükümlülerin risk yönetimi faaliyetleri, yabancı bir ülke tarafından seçilen veya atanan kamusal nüfuz sahibi kişilerin belirlenmesine yönelik tedbirleri de kapsar.

Madde metninde anılan 16.09.2008 tarihli ve 26999 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik (“Uyum Yönetmeliği”) suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi amacıyla yükümlülerin uyum programı oluşturmaları ve uyum görevlisi atamalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Uyum Yönetmeliği’ne göre uyum programı suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesine yönelik olarak oluşturulacak olan tedbirler bütününü ifade etmektedir.

Uyum Yönetmeliği’nin 4. maddesinde uyum programı oluşturacak yükümlüler belirtilmiş, yukarıda anılan Tebliğ m. 4/2 hükmü ise söz konusu yükümlülerin risk yönetimine ilişkin faaliyetlerinin yabancı bir ülke tarafından seçilen veya atanan kamusal nüfuz sahibi kişilerin belirlenmesine yönelik tedbirleri de kapsayacağı hüküm altına alınmıştır.

Görüldüğü gibi madde metninde kamusal nüfuz sahibi kişilerin belirlenmesi hususu tekrar vurgulanarak bu konunun uyum programı kapsamında ele alınacağı düzenlenmiştir.

3. Tebliğ m. 4/3

Tebliğ m. 4/3 hükmü şu şekildedir:

Yabancı bir ülke tarafından seçilen veya atanan kamusal nüfuz sahibi kişilerle veya bunların eşleri, birinci derecede akrabaları ya da yakınları ile tesis edilen iş ilişkilerinde ve gerçekleştirilen işlemlerde birinci fıkrada belirtilen yükümlülerce asgari olarak aşağıdaki tedbirler uygulanır.

Söz konusu hüküm devamında yukarıda açıkladığımız kamusal nüfus sahibi kişileri bu kişilerin eşleri, yakınları ve birinci derece yakınları ile gerçekleştirilen iş ve işlemler kapsamında yükümlülerce uygulanması gereken tedbirleri saymaktadır.

Aşağıda sayılan tedbirlerin her biri kısaca açıklanacaktır.

a. Tebliğ m. 4/3-a

İş ilişkisi tesisini, mevcut iş ilişkisinin sürdürülmesini ya da işlemin gerçekleştirilmesini üst seviyedeki görevlinin onayına bağlamak.

Söz konusu hükümde kontrol mekanizması olarak, yükümlüler ve kamusal nüfuz sahibi kişiler arasında tesis edilen iş ve işlemlerin üst seviyedeki bir görevlinin onayına tabii olması öngörülmüştür.

b. Tebliğ m. 4/3-b

Bu kişilere ait veya işleme konu malvarlıkları ve fonların kaynağının tespiti için makul tedbirler almak.

Yükümlülerce alınması gereken tedbirlerden bir diğeri söz konusu kamusal nüfuz sahibi kişinin malvarlığı değerlerinin ve bunların kaynağının tespit edilebilmesi bakımından gerekli önlemlerin alınmasıdır.

c. Tebliğ m. 4/3-c

 “Uygulanan kontrollerin sayı ve sıklığını artırmak ve ilave kontrol gerektiren işlem türlerini belirlemek suretiyle iş ilişkisini sıkı gözetim altında tutmak.

Madde metninde yükümlülerce yapılan rutin kontrollerin ve gözetimin sıklığını artırarak farklı iş ve işlemler için ilave tedbirler uygulanabileceğini düzenlenmiştir.

4. Tebliğ m. 4/4

İlgili maddenin 4. fıkrasında 3. fıkraya atıf yapılarak, fıkra içeriğinde sayılan tedbirlerin kapsamı genişletilmiştir. İlgili hüküm şu şekildedir:

Üçüncü fıkrada yer alan tedbirler, Türkiye tarafından seçilen veya atanan ya da uluslararası kuruluşlarda görev yapan kamusal nüfuz sahibi kişilerle yahut bunların eşleri, birinci derece akrabaları veya yakınları ile tesis edilen iş ilişkisinin ve gerçekleştirilen işlemlerin yüksek riskli olarak değerlendirilmesi durumunda da uygulanır.

Buna göre; 3. fıkrada sayılan tedbirler, Türkiye tarafından seçilen veya atanan ya da uluslararası kuruluşlarda görev yapan kamusal nüfuz sahibi kişilerle yahut bunların eşleri, birinci derece akrabaları veya yakınları ile gerçekleştirilen iş ve işlemlerde de, bu işlemlerin yüksek riskli olması durumunda, uygulanacaktır.

5. Tebliğ m. 4/5

Hayat sigortaları bakımından uygulanacak tedbirlere ilişkin düzenlemeler içeren Tebliğ m. 4/5 hükmü şu şekildedir:

Hayat sigortası poliçesinin lehdarının veya gerçek faydalanıcısının kamusal nüfuz sahibi kişi olup olmadığının belirlenmesi amacıyla, sigorta poliçesine bağlı hak ve alacakların lehdara ödenmesinden önce veya en geç ödeme zamanında makul tedbirler alınır. Buna ilişkin yüksek risk tespit edildiği durumlarda ödeme yapılmadan önce üst yönetim bilgilendirilir ve üçüncü fıkranın (c) bendinde belirtilen tedbirler uygulanır.

Madde metni uyarınca sigorta poliçesinin ödenmesinden önce sigortadan menfaat sağlayan kişilerin kamusal nüfuza sahip olup olmadığının tespiti maksadıyla yükümlülerce gereken tedbirlerin alınması gerektiği hükme bağlanmıştır.

Eğer söz konusu iş ve işlemlerin yüksek riskli olduğu tespit edilirse ödemenin yapılmasından önce yükümlülerce üst yönetimin bilgilendirilmesi ve Tebliğ m. 4/3-c uyarınca ilave tedbirlerin alınması gerekmektedir.

6. Tebliğ m. 4/6

Kamusal nüfuz sahibi kişilerin yakınları kapsamında sayılacak kişilerin detaylandırılmasının yapıldığı Tebliğ m. 4/6 hükmü şu şekildedir:

Kamusal nüfuz sahibi kişilerin yakınları ibaresinden, bir çıkar veya amaç birlikteliği olarak değerlendirilebilecek, birinci derece dışındaki akrabalık, nişanlılık, şirket ortaklığı veya şirket çalışanı olmak gibi her türlü sosyal, kültürel veya ekonomik nitelikli yakınlık anlaşılır.

Görüldüğü üzere gerek sosyal ve kültürel gerekse de ekonomik türlü çıkar birlikteliği madde metni uyarınca “yakın” kavramı içerisinde dahil edilmiştir.

7. Tebliğ m. 4/7

İlgili hüküm şu şekildedir:

Kamusal nüfuz sahibi kişilerin görevden ayrılmaları veya bu niteliklerini kaybetmeleri halinde, üçüncü fıkrada belirtilen tedbirlerin uygulanmasına görevden ayrıldıkları veya bu niteliklerini kaybettikleri tarihten itibaren en az bir yıl süreyle devam edilir. Bu kişilerle gerçekleştirilen işlemlerin ya da iş ilişkilerinin risk teşkil etmesi halinde bu süre uzatılabilir.

3. fıkrada bentler halinde sayılan tedbirlerin söz konusu kamusal nüfuz sahibi kişilerin bu niteliklerini kaybetmeleri halinde en az 1 yıl boyunca uygulanmaya devam edileceği ifade edilmiştir. Hükmün devamında asgari 1 yıl olarak belirlenen sürenin risk durumuna göre artırılabileceği öngörülmüştür.

III. Tebliğ Kapsamında Öngörülen Yaptırımlar

Tebliğ’in “Yükümlülük İhlalinde Uygulanacak Ceza” kenar başlıklı 5. maddesinde yükümlülerin yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde verilecek cezaların Kanun kapsamında belirleneceği düzenlenmiştir.


Diğer T.C. Resmî Gazete’de Yayınlarını okumak için tıklayın.