Okuma Süresi: 5 Dakika

Miras Payının Devri Nedir?

Yazarlar: BÜŞRA ERMAN, BERKAY KORKMAZ
Miras Payının Devri Nedir?

Miras, bir kişinin vefat ettikten sonra arkasında bıraktığı malvarlığına (terekeye) denir. Miras bırakanın öldükten sonra bıraktığı mal varlığına yani terekeye bütün mirasçılar elbirliği ile ortaktır. Yani, mirasçılardan birinin tereke içindeki bir malı tek başlarına devretmesi mümkün değildir.

Çünkü, elbirliği ile ortaklık devam ettikçe mirasçıların tek başlarına tasarruf edebileceği somut bir pay yoktur. Bu tarz bir devir ancak miras bırakanın onayı ile mümkün olmaktadır. Medeni Kanun’un 677. maddesi bu pay devrini mümkün kılmıştır. Bu tarz bir pay devri sanki daha miras bırakan ölmeden malvarlığının paylaştırılması gibi ahlaka aykırı bir görünüm yaratsa da miras bırakan öldükten sonra ortaya çıkabilecek anlaşmazlıklar daha başlamadan hızlı ve kolay bir şekilde bitirebilir.

Aynı zamanda, miras bırakanın geriye bıraktığı malvarlığının çok olduğu durumlarda malvarlığının paylaşılması uzun sürebilmektedir. Bütün mirasçılar, miras yoluyla kendilerine düşen hakları, dilediği kişiye bedel karşılığı veya ivazsız (karşılıksız) bir şekilde devredebilir. Mirasçılık her ne kadar beklenen bir hak olsa da mirasçılar, muris (vefat eden kişi-miras bırakan) ölmeden önce veya öldükten sonra kendilerine düşen miras payını devredebilmesini kanunumuz düzenlemiştir.

Açılmamış Miras Payının Devri Nedir?

Açılmamış miras payının devri, yani miras bırakanın hayatta olduğu dönemdeki miras payının devrini düzenlemektedir. Mirasçıların, miras bırakan ölmeden önce yapacağı miras payı devirleri, miras bırakanın onayına bağlıdır. Çünkü, miras kazanılmamış bir haktır.

Mirasçı; miras bırakandan önce ölebilir, miras payının devri yapıldıktan sonra miras bırakanın malvarlığı üzerinde değişimler yaşanabilir ve ahlaka aykırı olarak kabul edilmektedir. Miras bırakana buna onay verirse veya katılırsa miras payının devri o zaman geçerli olacaktır. Miras bırakanın katılması ve onayı, bu sözleşmenin ahlaka aykırılığını ortadan kaldırır. Çünkü, miras bırakan bu duruma kendi de razıdır.

Miras bırakan, miras payını devreden ile devralan arasındaki sözleşmeye onayı olduğunu veya katıldığını söyledikten sonra ancak iradesinin sakatlandığı iddiasıyla yani korku, panik, aldatma etkisi altında onay verdiyse dönebilir. Bu katılım hangi aşamada ne şekilde olacağıyla ilgili her ne kadar öğretide farklı görüşler de olsa herhangi bir şekil şartı yoktur.

Fakat ispat açısından elbette yazılı olması önem arz eder. Bu pay devrinin şekil şartı bakımından mirasçılar arasından yazılı olması gerekmektedir. Mirasçı tarafından yabancı bir kişiye pay devri yapılıyorsa noter onayı geçerlilik şartıdır. Bu sözleşme ile miras payından hak kazanan kişi direkt mirasçı konumuna erişememektedir. Sadece miras bırakan öldüğünde, diğer mirasçılara yani miras payının devri olmadan da o kişiye karşı mirasçı sıfatına sahip olan kişilere karşı ileri sürebileceği bir hak elde etmektedir.

Açılmış Miras Payının Devri Nedir?

Kanunen mirasın açılması üzerine mirasçılar tereke üzerinde pay sahibi olurlar ve bu hak miras paylaşılması sona erinceye kadar devam eder. Mirasçılar arasında miras paylaştırılıncaya kadar elbirliği ile mülkiyet vardır. Yani bir bütün olarak o mirasa sahiptir. Medeni Kanun’un 677/1. maddesinde mirasçılar arasında yapılacak miras payının devrinin yazılı yapılacağını belirtmiştir.

Örneğin 2 tane kızı olan miras bırakanın, bir kızının payını diğerine devretmesi bu hususta aralarında anlaşıp, yazıya döküp, imzalamaları ile tamamlanmaktadır. Eğer payı devralan mirasçı, devraldığı pay karşılığı karşı tarafa bir şey vermiyorsa devralan tarafın bir şey imzalamasına gerek yoktur. Devreden tarafın imzalaması da yeterli olmaktadır.

Mirasçı kendi payını devrederken bu konuda özgürlüğü bulunmaktadır. İsterse tüm mirasını devredebileceği gibi isterse de payının bir kısmını devredebilir. Mirasçı olmayan kişiler arasında yapılacak miras payının devrinde ise noterde düzenlenmesi gerekmektedir. Mirasçıların kendi arasında adi yazılı şekil aranırken, başka bir kişiye miras payının devrinde ise kanun bu durumu zorlaştırıp noterde düzenlenmesine bağlamıştır.

Doğrudan doğruya yasanın devralana tanıdığı bir imkan ise Medeni Kanun’un 648. maddesidir. Buna göre bir mirasçıya düşen payı devralan veya haczeden yahut o mirasçı aleyhine aciz vesikası alan alacaklı, hakimden bu mirasçının yerine paylaşmaya katılmak üzere bir kayyum atanmasını isteyebilir.

Miras Payının Devri Sözleşmesinin Sona Ermesi Durumu Nedir?

Miras payının devrini anlaşan mirasçılar veya mirasçı ile yabancı kişi arasında miras açılana kadar sözleşmeye uygun davranma yükümlülüğü vardır. Miras açılana kadar aralarında anlaştıkları hususları yerine getirmekle yükümlüdürler. Devreden eğer miras payını bir şey karşılığında devrettiyse bunu devralandan isteyebilir.

Çünkü bu sözleşmenin kurulmasıyla birlikte devralan kişinin borcu muaccel olacaktır. Taraflar her ne kadar bunların aynı anda verilmesini kararlaştırabilirler ise de bu durum hakkaniyetli olmayacaktır. Çünkü miras payını devreden kişinin amacı miras payından beklediği ekonomik menfaati daha önce elde etmeye çalışmaktadır. Bu ekonomik değere miras açılmasından sonra zaten ulaşacaktır. O yüzden amacı miras daha açılmadan, muris daha vefat etmeden bu paya ulaşmaya çalışmaktadır.

Miras payını devreden kişinin de devralana karşı sorumlulukları bulunmaktadır. Devreden kişi öncelikle kusurlu hareketleri ile mirastan yoksun hale gelmemeli, mirastan çıkmamalıdır. Çünkü mirasçılık “BEKLENEN” bir haktır. Eğer miras payını devreden kişi bu yükümlülükleri ihlal ederse tazminat yükümlülüğü altına girecektir.

Miras payını devreden kişi birden fazla kişiye payını devredebilir. Örneğin kendine ait payın yarısını bir kişiye diğer yarısını başka bir kişiye olacak şekilde pay devri yapabilir. Burada edimler yarışmadığı için iki sözleşmede geçerli olur. Fakat devreden miras payının tamamını önce (A) kişisine sonra (B) kişisine devrederse ilk devrettiği kişi payı alır. Ama artık 2. Kişiye devredebileceği bir payı olamadığı için ifa imkansızlığı söz konusu olmaktadır. Devreden kişi bu duruma kendi kusuru ile sebebiyet verdiği için tazminat yükümlülüğü bulunmaktadır.

Miras, miras bırakanın ölümüyle açılır. Miras bırakan öldükten sonra artık devralan kişi miras payına denk düşen kısmın kendisine verilmesini talep edebilir. Direkt mal varlığına intikal eden bir malvarlığı olmaz. Çünkü açıkladığımız üzere miras payını salt devralmak, mirasçı yapmaz. Sadece mirasçılara karşı talep edebilecek bir “HAK SAHİBİ” yapar.

Miras bırakan açısından ise sözleşmeye katılması, onay vermesinden ibarettir. Onu sözleşmenin bir tarafı yapmaz. Dolayısıyla miras bırakan sözleşmede belirli bir yükümlülük altına girmez. Miras bırakan verdiği bu onayı herhangi bir şarta bağlayamaz. Öncesinde izin verdiği bir devri sonradan iznini geri çekerek bozamaz.

Miras Payını Devreden Mirasçının Sorumluluğu Nedir?

Tereke borçlarından dolayı sorumlulukta, üçüncü bir kişiye yapılan devir ile başka bir mirasçıya yapılan devir işlemi aynı sonuçlara bağlanmıştır. Payını devreden mirasçı kural olarak, tereke borçlarından diğer mirasçılarla birlikte sorumludur. Payı devralan üçüncü bir kişi ise, sadece devraldığı kısım için, bir malvarlığının devrinden doğan sorumluluk hükümlerini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu (TBK) 202. maddesi gereği sorumlu olacaktır. Bu durumda iki yıl süre ile devreden mirasçı ile sorumlu olacaktır.

Payını devreden mirasçı, miras bırakanın alacaklılarına karşı tereke borçlarından beş yıl boyunca müteselsilen sorumlu olmaya devam eder. Bu hükme, paylaşma sonucu oluşan müteselsil sorumluluğu düzenleyen Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 681/f. II kıyasen uygulama sonucu varmaktayız.

Bu beş yıllık süre paylaşmadan itibaren, daha sonra muaccel olacak alacaklar için muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar. Miras payını devreden mirasçı, kendi miras payından fazla ödeme yaparak tereke borçlarını ifa etmişse, rücu hakkı olacaktır (TMK. 682/f. I). Ancak, devreden mirasçı bu rücu hakkını diğer mirasçılara değil, devralan kişiye karşı ileri sürmesi gerekir.

Miras Payının Rehin Edilmesi Ne Anlama Gelir?

Miras paylaşılmadan önce miras payları üzerinde elbirliği ile mülkiyet söz konusu olduğundan mirasçılar, tasarruf işlemleri için oybirliğiyle karar almak zorundadırlar. Ayrıca paylar somut olarak belli de değildir. Bu sebeple, miras payı üzerinde rehin hakkının kurulması da mümkün değildir. Terekedeki mallar üzerindeki paylar belli olmadığından, terekedeki taşınırlarda teslim, taşınmazlarda tescil ve alacaklarda da temlik yapılamaz. Bu sebeple rehin de kurulamaz.

Sonuç

Miras payının devri müessesi, Türk Medeni Kanun’unda düzenlenmiştir. Mirasçıların kendi aralarında veya 3. bir kişiye miras payını devretmelerini düzenler. Taraflara mirasın açılmasından önce ve sonra olmak üzere belirli yükümlülükler yükler. Bu devrin geçerli olması yazılı olması, miras bırakanın onayı, noterde düzenlenmesi gibi geçerlilik şartları bulunmaktadır. Miras payının devrinde, devralan kişi mirasçı sıfatını almaz ve her şeyden önemlisi bu sadece bir beklenen haktır, kazanılmamıştır.


Bu Konuda İlginizi Çekebilecek Diğer İçeriklerimiz:


Kaynakça

  • DURAL, Mustafa/ÖZ, Turgut: Türk Özel Hukuku Cilt 4 Miras Hukuku, Yenilenmiş 9. Bası,
  • SEROZAN/ENGİN, s. 630; ÖZAKMAN, Cumhur: Miras Payının Devrine İlişkin Sözleşmeler,
  • OĞUZMAN, M. Kemal: Miras Hukuku, Gözden Geçirilmiş 6. Bası, İstanbul, 1995, s. 323; Y.8.HD., 1.5.2008, 1718 E./ 2413 K.
  • KILIÇOĞLU, Ahmet M.: Miras Hukuku, Genişletilmiş 6. Bası, Ankara, 2015, s. 317.

Anahtar Kelimeler: Miras, Miras payı, Miras Payının Devri, Muris, Açılmış Miras Payı, Açılmamış Miras Payı, Sözleşme, Miras Payının Devri Sözleşmesi.