Okuma Süresi: 10 Dakika

Merkez Bankasının Hukuki Statüsü Nedir?

Yazarlar: KERİM KOCAMAN, GÜLİZ ARPALI, GÖKÇE AKSU
Merkez Bankasının Hukuki Statüsü Nedir?

MGC Legal ekibinin kaleme aldığı işbu “Merkez Bankasının Hukuki Statüsü” başlıklı makalemizi okumanıza sunarız.

Özel Statülü Bir Anonim Şirket Olan Merkez Bankası

1. Genel Giriş

Merkez Bankası, bir ülkenin veya bir grup ülkenin para birimini yöneten ve para arzını kontrol eden kurum[1] olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde bakıldığı zaman mevcut 208 ülkeden Türkiye’nin de içinde yer aldığı 199 ülkenin kendi merkez bankası bulunmaktadır.[2]

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası[3] da (TCMB) 1930 yılında kurulmuş olup, kendi Kanunu’nun[4] 4. maddesinde belirttiği üzere temel amacı Türkiye’de “fiyat istikrarını sağlamak” olan ve “bunun için uygulanacak para politikasını ve araçlarını doğrudan kendisi belirleyen” bir bankadır.

Bu bilgi notunun içeriğini oluşturan Merkez Bankası’nın Hukuki Yapısı doktrinde oldukça tartışılmıştır. Bunun en büyük sebebi ise Merkez Bankası’nın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu[5] 1. maddesinde “anonim bir şirket” olarak kurulduğunun hüküm altına alınması ve anonim şirketlere özgü özelliklere sahip olmasıyla birlikte anonim şirketlerden farklı olarak kendisine kamusal bazı görevlerin yüklenmesi ve yetkilerin verilmiş olmasıdır.

İşte Merkez Bankası’nın (Banka) anonim şirket olması nedeni ile ticaret hukuku, kamusal yetkiler ile donatılmış olması nedeni ile de idare hukuku süjesi olması Merkez Bankası’nın sui generis yapısını yani özel statülü bir anonim şirket olduğunu gözler önüne sermektedir.

Bilgi notunda öncelikle Merkez Bankası’nın anonim şirket niteliğini haiz özellikleri üzerinde durulacak, devamında İdare Hukuku kapsamında Banka incelenecek ve en son olarak genel değerlendirme yapılacaktır.

2. Merkez Bankası’nın Hukuki Yapısı

2.1 Anonim Şirket Olarak Değerlendirme

Anonim şirketin tanımı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 329. maddesinde “sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirket” olarak yapılmış, 330. maddesinde de özel kanunlara tabi anonim şirketlere, özel hükümler dışında anonim şirketlerin yasal çerçevesini çizen kısım hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.

Bu açıdan bakıldığında TCMB kendi özel kanununa sahip bir banka niteliğini haiz olduğundan özel kanun-genel kanun ilişkisine dayanılarak TCMB Kanunu’nda düzenlenmeyen hususlar açısından Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin geçerli olacağı söylenebilir.

2.1.1 Merkez Bankası Organları

Merkez Bankası’nın bir anonim şirket olarak kurulduğu Kanunu’nun 1. maddesinde açık olarak ifade edilmiştir:

Türkiye’de banknot ihracı imtiyazına münhasıran sahip ve bu Kanunda yazılı görev ve yetkileri haiz olmak üzere ‘Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ unvanı altında anonim şirket olarak bir banka kurulmuştur.

Anonim bir şirket olarak kurulması gereği Banka’nın yapısı da Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere yüklediği yapıya uygun olarak kurulmuştur. Bu hususu daha açmak gerekirse; Türk Ticaret Kanunu’nda anonim şirketler için zorunlu organlar Genel Kurul ve Yönetim Kurulu olarak belirlenmiştir. Buna göre, Banka’nın da anonim şirketlerde olduğu gibi Genel Kurulu ve Yönetim Kuruluna karşılık gelen Banka Meclisi bulunmaktadır.[6]

2.1.2 Banknot İmtiyazı

Kanun’un birinci maddesi bir daha incelendiğinde; Merkez Bankası’nın “banknot ihracı imtiyazına münhasıran sahip” olduğu da dikkati çekecektir.

Kamu hizmetlerinin görülüş usullerinden biri olan imtiyaz doktrinde “bir kamu hizmetinin idare adına bir özel hukuk kişisi (anonim şirket) tarafından yürütülmesi[7] olarak tanımlanırken, Anayasa Mahkemesi bir kararında[8] imtiyazı “Kamu hizmetinin, sermaye, kâr, hasar ve zararı özel hukuk kişisine ilişkin olarak idarenin gözetim ve denetimi altında genellikle çok uzun süreli bir “idarî sözleşme” uyarınca özel hukuk kişilerince yürütülmesine imtiyaz denir.” şeklinde tanımlarken, Danıştay ise “Bilinen tanımına göre, kamu hizmeti imtiyazı; bir kamu hukuku kişisinin bir gerçek veya tüzel özel hukuk kişisi konumundaki ve genel olarak özel kesim sermaye şirketi olan tüzel kişiyle yaptığı sözleşmeyle bir kamu hizmetinin belirli ve uzun bir süre içinde kurulması ve işletilmesinin, hizmetten yararlananlardan ücret ya da bedel alınmak ve giderleriyle kar ve zararı özel girişimciye ait olmak üzere, idarenin kendi buyruğu ve sorumluluğu altında gerçekleştirilmesini sağlayan bir yönetim biçimi…[9] olarak tanımlamıştır.

Dolayısıyla, Kanun hükmü ile Merkez Bankası’na imtiyaz usulü ile banknot ihracı yetkisi verilmesi Merkez Bankası’nın bir özel hukuk tüzel kişisi olarak anonim şirket yönünü desteklemektedir. Zira tanımlardan anlaşılacağı üzere, imtiyaz yetkisi özel hukuk tüzel kişilerine verilmektedir.

2.1.3 Merkez Bankası Bağımsızlığı

Merkez Bankası’nın “bağımsızlığı” da Kanun hükmü ile yasal güvence altına alınmıştır. Bağımsızlık, Merkez Bankası tarafından “amaç bağımsızlığı”, “araç bağımsızlığı”, “finansal bağımsızlık” ve “kurumsal bağımsızlık” olarak dörde ayrılmış ve para otoritelerinin kurumsal, yönetimsel, finansal ve para politikasına ilişkin kararlarını herhangi bir baskı unsurundan bağımsız bir şekilde alabilme kabiliyeti[10] olarak tanımlanmıştır.

Bu bağımsızlık türlerinin dördünde de üstünde durulan husus “hükûmetin veya bir başka otoritenin onayına gerek duymamak, siyasi baskıdan uzaklık”tır. Anonim şirket statüsünün bağımsızlık ile ilişkisi de Banka’nın eski başkanlarından Süreyya Serdengeçti tarafından şu şekilde ele alınmıştır:

(…) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın anonim şirket olarak kurulması da bilinçli bir tercihin sonucudur (…) Anonim şirket statüsü, kamunun tâbi olduğu, ancak Banka’nın niteliği ile bağdaştırılması mümkün bulunmayan düzenlemelere Banka’nın tâbi olmamasının hukuki dayanağını oluşturmaktadır. Anonim şirket olmanın sonucudur ki, Banka’nın teşkilatı, yönetim organı olan Banka Meclisi’nce ağır bir bürokratik süreçle karşılaşmadan hızla değişen koşullara, merkez bankacılığının güncel ihtiyaçlarına göre yenilenebilmektedir. Anonim şirket statüsü, Banka’nın Bütçe Kanunlarının dışında kalmasını sağlayarak finansal bağımsızlığını güvencelendirmektedir. Anonim şirket statüsü sayesinde, Banka’nın personel statüsü de bağımsızlığına uygun olarak ve tüm merkez bankalarında olduğu gibi ihtiyacını giderecek biçimde düzenlenebilmektedir. Bu doğrultuda saydığım ve vakit elvermediği için sayamadığım daha birçok sebep göstermektedir ki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, anonim şirket yapısı biçimindeki sağlam hukuki temel üzerine inşa edilmiştir.[11]

2.1.4 Sermaye

Asgari sermaye sistemini benimseyen TTK açısından bir irdeleme yapıldığında karşımıza Merkez Bankası’nın bir başka ayrıksı yönü çıkmaktadır.

Şöyle ki, TTK’nın “En az sermaye tutarı” başlıklı 332. maddesinin birinci fıkrasında, “tamamı esas sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan sermaye”yi ifade eden esas sermayenin anonim şirketler için 50.000 TL’den aşağı olamayacağı hükmü bağlanmıştır.[12]

Oysa, Merkez Bankası’nın sermayesi halen 25.000 TL’dir. Bu ayrıksılık ise özel kanun-genel kanun ilişkisi dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu m. 330 uyarınca bir hukuka aykırılık durumu teşkil etmemektedir.

2.1.5 Esas Sözleşme’nin Varlığı

Türk Ticaret Kanunu’nun 335. maddesi uyarınca anonim şirketler “… kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını ödemeyi, şartsız taahhüt ettikleri, imzalarının noterce onaylandığı veya ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzaladığı esas sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur.” TCMB’nin tabi olduğu mevzuat incelendiğinde ise 24 Temmuz 1970 yılında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Banka Esas Mukavelesi’nin günümüzde de geçerliliğini sürdürdüğü görülecektir.

Banka’nın bir esas sözleşmesi olması da Banka’yı anonim şirketlere yaklaştıran bir başka husustur.

2.1.6 Merkez Bankası’nın Amaç ve Konusu

Amaç (maksat), genel olarak elde edilmek istenilen gayeyi ifade eder. Türk Hukuk sisteminde, ekonomik amaç gütmeyen bir anonim ve limited şirket kurulamaz.

Dolayısıyla sermaye şirketlerinde amaç, kazanç elde etmek ve bu kazancı paylaşmaktır; konu ise bu gayeye varmak için icra edilecek somut faaliyetlerdir. Bir başka deyişle, amacın ayrıntılı olarak gösterilmesi konuyu oluşturur. Bir şirketin işletme konusu, şirketin devamlı olarak yapacağı ticari işlemlerdir.[13]

Merkez Bankası’nın amaç ve konusunun, Türk Ticaret Kanunu’nun 331. maddesinde anonim şirketler için belirlenmiş olan “kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular”dan saptığı görülmektedir.

Sermaye şirketi niteliğini haiz anonim şirketler yukarıda da belirtildiği üzere kanun gereği ekonomik amaçlarla kurulurlar.

Ancak, Merkez Bankası’nın temel ve nihai amacı kendi Kanunu’nda belirtildiği üzere “fiyat istikrarını sağlamak”tır. Bu yönden bakıldığında Banka’nın temel amacının hiçbir şekilde “ekonomik” olmadığı aşikardır.

2.2 İdare Hukuku Süjesi Olarak Merkez Bankası

Merkez Bankası’nın kuruluş kanunu olan 1211 sayılı Kanun’un hiçbir maddesinde, Banka’yı doğrudan kamu tüzel kişisi olarak niteleyen bir hüküm yoktur. Aksine, 1. maddesinde, çok açık biçimde, Banka’nın özel hukuk tüzel kişisi olduğu hükme bağlanmaktadır.[14]

Ancak, Merkez Bankası’nın özel Kanunu incelendiğinde anonim şirketlere özgü bütün niteliklerinin yanında Banka’nın birçok kamusal yetki ile donatıldığı görülmektedir.

Bu kamusal yetkiler arasında “finansal sistemde istikrarı sağlayıcı, para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici tedbirleri almak”, “banknot basma ve ihraç yetkisi”, “döviz kuru rejimini Hükûmet ile birlikte belirlemek ve uygulamak”, “ülke altın ve döviz rezervlerini yönetmek” sayılabilir.[15]

Bütün bu yetkiler incelendiğinde ise Banka’yı tamamen bir anonim şirket olarak nitelemek güçleşmekte daha da önemlisi Banka’nın İdare Hukuku süjesi olarak da ele alınması zorunlu hale gelmektedir.

Zira Banka’nın bu yetkileri kullanması ve sonuçları bütün gerçek ve tüzel kişileri ilgilendirebilmekte, bunlara yönelik ülke çapında politikalar izlenmektedir.

2.2.1 Merkez Bankası Kamu Tüzel Kişiliğini Haiz Olabilir mi?

Kamu tüzel kişilikleri kanunla veya Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile kurulabilen, kamu yararını amaç kamu hizmetini ise faaliyet konusu olarak benimseyen ve kamu gücü ayrıcalıkları ile donatılmış Devlet tüzel kişiliğinden ayrı tüzel kişiliği haiz kurumlardır.[16]

O halde akıllara gelecek olan ilk soru şudur: Merkez Bankası’nın kendi Kanunu’nda “anonim şirket” olarak nitelendirilmesine rağmen bir kamu tüzel kişisi olarak da kabul edilebilir mi? Bu soruyu Ali Ulusoy şu şekilde cevaplamaktadır:

Normalde özel hukuk tüzel kişisi konum ve statüsünde olan (örneğin bir anonim şirket) bir tüzel kişinin aynı zamanda kamu tüzel kişisi olarak da kabul edilmesine herhangi bir hukuki engel bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile “kamu tüzel kişiliği” sıfatı ile “özel hukuk tüzel kişiliği” sıfatı aynı tüzel kişilikte pekala birleşebilir. Burada kamu hukuku açısından önemli olan, ortada “bir tüzel kişilik” bulunması ve bu tüzel kişiliğe ancak idari makamların kullanabileceği türden tek yanlı kamusal yetki ve ayrıcalıkların en az birinin tanınmış olmasıdır. Aynı şekilde özel hukuk açısından da önemli olan, bu tüzel kişiliğin (örneğin şirketin) ticaret ve borçlar hukuku hükümlerine göre kurulmuş olması ve faaliyet göstermesidir. O halde hukuk sistemimizde bir tüzel kişinin özel hukuk ve kamu hukukuna tabi oma noktasında ‘çift kimlikli’ olmasına engel yoktur. Ancak bu olgu, bu tüzel kişiliğin bölünmesi, yani iki ayrı tüzel kişilik olarak nitelendirilmesi anlamına gelmez. Bu tüzel kişi hala tek bir tüzel kişidir. Sadece tabi olduğu hukuk hem özel hukuk hem kamu hukuku rejimine tabi olan spesifik bir tüzel kişilik haline gelmiş olmaktadır.[17]

Bu açıklamadan hareketle Banka’nın kamusal yetkileri, anonim şirket nitelikleri ile birlikte değerlendirildiğinde özel hukuk tüzel kişiliği yanında kamu hukuku tüzel kişiliği niteliklerini de kendisinde barındırdığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Nitekim, Danıştay’ın bir kararında[18] özel hukuk tüzel kişisi olarak kurulmuş olan Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı’nın (ATGV) doğrudan kamu hizmetleri alanında faaliyet göstermesini, yönetim ve denetim organlarında kamu görevlilerinin bulunmasını ve bu şekilde idare ile organik bir bağ kurulmasını neden göstererek Vakfın “kamu tüzel kişiliğine yaklaşan yeni bir müessese” olduğunu, bu sebeple işlemlerinin idari işlem niteliğini haiz olabileceğini ve kamu hukuku hükümlerine de tabi olduğunu şu cümlelerle açıklamıştır:

(…) ATGV’nin Medeni Kanun hükümlerine göre kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisi olması, tümü merkezi idarenin üst düzey kamu görevlilerinden oluşan Vakıf Yönetim Kurulunca idari usul ve esaslara göre tesis edilen işlemin idari niteliğini ortadan kaldırmaz (…)

Bu itibarla, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfının yukarıda anılan Uyuşmazlık Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi:

Adalet hizmetine yardımcı ve ona bitişik olarak kamu hizmeti yerine getiren ve ağırlıklı olarak kamusal bir nitelik taşıması dolayısıyla da kamu tüzel kişiliğine yaklaşan yeni bir müessese olduğunun kabulü gerektiğinden anılan Vakfın, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Dolayısı ile, Banka hem özel hukuk kurallarına hem de kamu hukuku kurallarına tabi olabilecektir.

2.2.2 Merkez Bankası’nın Türk İdari Teşkilatı’ndaki Yeri Üzerine Değerlendirme

Merkez Bankası’nın özel hukuk tüzel kişiliği yanında kamu hukuku tüzel kişiliğini de haiz olabileceği yukarıda bahsedilmiştir. Bu soru cevaplandığına göre daha sonra ise akla gelebilecek bir diğer soru şudur: Banka Türk İdari Teşkilatı’nda bir yere sahip olabilir mi?

Türk İdari Teşkilatı kendi içerisinde Merkezi Yönetim ve Yerinden Yönetim olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Burada Banka bağlamında incelenmesi gerekenler, “merkezi yönetim”, “hizmet bakımından yerinden yönetim idareleri”, “bağımsız idari otoriteler” ve “kamu kesiminde yer alan özel hukuk tüzel kişileri” olacaktır.

2.2.2.1 Merkezi Yönetim

Merkezi yönetim da Türk İdari Teşkilatı’nda kendi içerisinde Başkent Teşkilatı ve Taşra Teşkilatı olarak ikiye ayrılmaktadır.

Merkezi idarenin başkentte yer alan ve merkezi kudreti ifade eden teşkilatına Başkent Teşkilatı; bu teşkilata hiyerarşik bağ ile bağlı görevlilerden oluşan ve tüm ülkeye yayılmış teşkilata ise Taşra Teşkilatı denilmektedir.[19]

2017 Anayasa değişikliği sonrası Başkent Teşkilatı içerisinde yer alan Bakanlıklar da hiyerarşik denetime tabi tutulmuşlardır. Hiyerarşik denetim aynı kamu tüzel kişisi içerisinde, üstün astı (amirin memuru) denetlemesidir.[20]

Bütün bu özellikler incelendiğinde; Merkez Bankası’nın merkezi yönetim içinde yer almadığı aşikardır. Zira, Merkez Bankası’nın Devlet tüzel kişiliğinden ayrı tüzel kişiliği kanuni güvence altına alınmıştır.

Ayrıca, Banka’nın merkezi yönetim altında sınıflandırılması onun hiyerarşik denetime tabi tutulacağı ve bağımsızlığının zedeleneceği anlamına gelmektedir. Çünkü hiyerarşik denetimde astlık-üstlük ilişkisi genel kuraldır.

2.2.2.2 Hizmet Bakımından Yerinden Yönetim Kurumları

Hizmet yönünden yerinden yönetim kurumları doktrinde özel bilgi ve uzmanlık gerektiren, teknik nitelikteki bazı hizmetleri gören kamu tüzel kişiliğine sahip kurumlar[21] olarak tanımlanmaktadır.

Ancak, her ne kadar hizmet yönünden yerinden yönetim kurumları Devlet tüzel kişiliğinden ayrı kendilerine özgü kamu tüzel kişiliklerine sahip olsalar ve Anayasa’nın 122.maddesi gereği kanunla veya Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile kurulsalar dahi idari vesayete tabidirler.

İdari vesayet ise merkezi idarelerin yerinden yönetim idareleri üzerindeki kanunla kurulan denetim yetkisi olarak nitelendirilebilir.

Merkez Bankası, Devlet tüzel kişiliğinden ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olmak ve kendine özgü bir kanun ile kurulmuş olmak yönünden hizmet bakımından yerinden yönetim kurumlarına benzerlik gösterse bile Merkez Bankası’nı hizmet bakımından yerinden yönetim kurumu olarak nitelendirecek olursak Banka’nın merkezi idarelerin denetimine tabi olacağı sonucu çıkacaktır.

Bu ise daha önce bahsedilen “Banka’nın bağımsızlığı” ile oldukça çatışan bir sonuca varmak anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, TCMB bir hizmet bakımından bir yerinden yönetim kurumu değildir.

2.2.2.3 Bağımsız İdari Otorite (BİO)

Türk İdari Teşkilatı kapsamında tartışılabilecek bir başka kamu tüzel kişisi ise Bağımsız İdari Otoritelerdir. Bu otoriteler de kamu tüzel kişiliklerini haizdirler. Bu otoriteler kamu tüzel kişiliğine sahip olan tipik idari kurumlara oranla çok daha fazla idari özerkliğe sahiptirler.[22]

Bu yönü ile incelendiği zaman Merkez Bankası’nın Bağımsız İdari Otoritelere oldukça yakın olduğu görülecektir. Ancak, bir diğer adı Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar olan Bağımsız İdari Otoritelerin genel görevi ve amacı belli sektörlerde veya alanlarda düzenleme ve denetleme faaliyeti yürütme[23] yani regülasyon işlemleri gerçekleştirmeleridir. Diğer bir anlatımla, “… bağımsız idari otoritelerin asli işlevi, belirli bir alanı hukuki araçlarla düzenleme ve denetlemedir.

Bu işlev, özellikle ve öncelikle temel amaçlarına ulaşmak için kullanacakları birincil aracın hukuki düzenlemeler olmasını ifade eder.[24]

Merkez Bankası’nın ise asli görevi daha önce de bahsedildiği üzere fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka fiyat istikrarını sağlarken bunu hukuki düzenlemelerden ziyade ekonomik araçlarla gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla, Merkez Bankası bir BİO olarak da değerlendirilemeyecektir.

2.2.2.4 Kamu Kesiminde Yer Alan Özel Hukuk Tüzel Kişileri

Kamu kesiminde yer alan özel hukuk tüzel kişileri kuruluşları itibariyle özel hukuk tüzel kişisi olarak kurulan ancak kamusal yetkilerle donatılmış olmaları nedeniyle tipik bir özel hukuk tüzel kişisi olarak nitelendirilemeyen kişiliklerdir.[25] Ancak, bu kişiler İdari Teşkilatın içerisinde bir yer almazlar.

Merkez Bankası’nın bütün özellikleri düşünüldüğünde bu başlık altında sınıflandırılabileceği sonucuna varılacaktır. Zira yukarıda da bahsedildiği üzere Banka kuruluş itibari ile anonim şirket yani özel hukuk tüzel kişisi olarak kurulmuş ancak oldukça güçlü kamusal yetkilerle donatılmış ve bu yetkilerin kullanımı için idari işlem tesis etmeye ayrıca yetkili kılınmıştır.

Sonuç

Merkez Bankası’nın yukarıda sayılan bütün özellikleri incelendiği vakit çoğu yönden tipik bir anonim şirketten farkının olmadığı görülmektedir. Ancak, Banka’ya Kanun ile kamusal yetkiler verilmiştir ve bu yetkileri kullanırken idari işlem niteliğinde yani “tek taraflı iradesi ile hukuki sonuçlar doğuran” işlemler yapabilmektedir.

Öyle ki, Banka Meclisi’nin bazı yetkileri, özel hukuk alanındaki işlemlerden farklı şekilde kamu yararı amacına yönelik olarak ve kamu gücüne dayanılarak alınan kararlarla kullanılmakta[26] ve bu da TCMB’yi yalnızca özel hukuk tüzel kişisi olan anonim şirketlerden ayırmaktadır.

Zira anonim şirketler özel hukuk tüzel kişileridir ve özel hukukta tek taraflı irade beyanı ile hukuki sonuç doğurma istisna, tarafların karşılıklı irade beyanlarının uyuşması ile hareket etmeleri genel kuraldır. Bütün incelemeler değerlendirildiğinde Merkez Bankası’nın Türk İdari Teşkilatı’nda yeri olmamasına rağmen kamu tüzel kişiliklerine bahşedilen niteliklere sahip olmakla birlikte Ticaret ve Borçlar Hukuku’na da tabi kılınmış bir anonim şirket olduğu görülmektedir.

Bu da Banka’yı, Türkiye’deki hemen hemen bütün kurumlardan ayıran bir konuma getirmekte ve onu özel statülü bir anonim şirket olarak nitelendirmemizle sonuçlanacaktır.


Kaynakça & Referanslar

  • [1] “What Is a Central Bank”, European Central Bank|Eurosystem, <https://www.ecb.europa.eu/ecb/educational/explainers/tell-me/html/what-is-a-central-bank.en.html>
  • [2] Merkez Bankası olmayan ülkeler için bkz. “List of central banks”, Wikipedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_central_banks>
  • [3] Bilgi notunun devamında yerine göre, tam unvanıyla veya “Merkez Bankası”, “Banka” veya “TCMB” olarak anılacaktır.
  • [4] “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu”, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, <https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Banka+Hakkinda/Mevzuat>
  • [5] Bilgi notunun devamında “Kanun” olarak anılacaktır.
  • [6] UYGUN ÖZBEK Şebnem, “Özel Statülü Bı̇r Anonı̇m Şı̇rket Türü Olarak Türkı̇ye Cumhurı̇yet Merkez Bankası”, Ankara Ünı̇versı̇tesı̇ Sosyal Bı̇lı̇mler Enstı̇tüsü Özel Hukuk Anabı̇lı̇m Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2019, s. 17.
  • [7] ULUSOY Ali D., “Yeni Türk İdare Hukuku”, Yetkin Yayınları, Ankara, 2021.
  • [8] Anayasa Mahkemesi, 09.12.1994, E. 1994/43, K. 1994/42–2, RG 24.01.1995, sy. 22181.
  • [9] Danıştay 1. Daire E. 2006/203 K. 2006/719 T. 6.7.2006.
  • [10] “Merkez Bankası Bağımsızlığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Ve Bağımsızlık”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, <https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/5ad2e20a-6e8a-4282-809f-b1da6d0b9c72/01.pdf?MOD=AJPERES>, 2012.
  • [11] “Başkan Serdengeçti’nin Muğla Üniversitesinde Yaptığı Bağımsızlık Konuşmasına Esas Teşkil Eden Metin” Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, sunumsubat2005.pdf (tcmb.gov.tr), 2005.
  • [12] UYGUN ÖZBEK Şebnem, age., s. 97.
  • [13] YAVUZ Mustafa, “Anonim Ve Limited Şirketlerin Kanunen Yasaklanmamış Her Türlü Ekonomik Amaç Ve Konu İçin Kurulabilmesi”, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Mayıs, 2014.
  • [14] UYGUN Mehmet Şerif, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Türk Devlet Teşkilatındaki Yeri ve Avrupa Merkez Bankası İle Karşılaştırılması”, T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara, 2008, s. 100.
  • [15] UYGUN ÖZBEK Şebnem, age., s. 18.
  • [16] Merkez Bankası’nın bu nitelikler bakımından ayrıntılı incelemesi için bkz. UYGUN Mehmet Şerif, age., s. 110-112.
  • [17] ULUSOY Ali D., age., s. 139-140.
  • [18] T.C. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu E. 2006/2958 K. 2010/910 T. 6.5.2010.
  • [19] Prof. Dr. YILDIRIM Turan vd., İdare Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2020, s. 66.
  • [20] ULUSOY Ali D., age., s. 144.
  • [21] Prof. Dr. YILDIRIM Turan vd., age., s. 216.
  • [22] ULUSOY Ali D., age., s. 254.
  • [23] ULUSOY Ali D., age., s. 254..
  • [24] UYGUN ÖZBEK Şebnem, age., s. 50.
  • [25] 2018-2019 Öğretim Yılı İstanbul Hukuk İdare Hukuku (Tek) Final Sınavı Cevap Anahtarı.
  • [26] UYGUN ÖZBEK Şebnem, age., s. 245.

İlginizi Çekebilir:


Anahtar Kelimeler: Merkez Bankasının Hukuki Statüsü, Merkez Bankasının Hukuki Statüsü Nedir?