[rt_reading_time label="Okuma Süresi:" postfix="Dakika" postfix_singular="Dakika"]

Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu ve Cezası

Yazarlar: ÖZLEM HAYALİOĞLU, ENGİN BERKAY UZUN, DOĞA ÜNLÜ
Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu ve Cezası

7418 Sayılı Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’nun 18 Ekim 2022 tarihli T.C. Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğü girmesiyle birlikte Kanun’un 29. maddesiyle halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak suç olarak Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlendi.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak suçu Türk Ceza Kanunu’nun Topluma Karşı Suçlar başlığının Kamu Barışına Karşı Suçlar bölümünde 217/A maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmü gereğince;

(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.

Fiilin 217/A maddesi kapsamında suç sayılabilmesi için sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saiki olması, gerçeğe aykırı bilginin ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili olması, bilginin alenen ve kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yayılması şartları birlikte aranmaktadır.

Madde gerekçesinde ifade özgürlüğünün demokratik bir toplum için en temel gereklilik olduğu doğru bilgi ve habere ulaşmanın bu kapsamda değerlendirildiği ancak anonimlik söz konusu olduğunda yalan veya yanlış bilgilerin yaygınlaştığı bu sebeple haber ve bilgi güvenirliliğinin yahut demokratik ortamın zedelendiği vurgulanmıştır.

Keza, Oxford Üniversitesince 37 ülkede gerçekleştirilen bir araştırmaya göre; Türkiye’nin yüzde 49 ile yalan haber ve dezenformasyona en çok maruz kalan ülkelerden biri olduğu açıklanmıştır. Rapora göre, her iki kişiden biri mutlaka asılsız bir haber ile karşılaştığı ifade ediliyor. [1]

Bu noktada, gerçeğe aykırı bilgi kavramının ayrıca ele alınması gerekir. Dezenformasyon, UNESCO tarafından yanlış ve kasıtlı olarak bir kişiye, sosyal gruba, kuruluşa ya da ülkeye zarar vermek amacıyla oluşturulan bilgi şekline açıklamıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesinin gerekçesinde ise yanlış bilgiyi kasıtlı olarak üretme ve yayma eylemi olarak nitelendirilmiştir. Dezenformasyon niteliği itibari ile manipülasyon amacı taşıyan karar propagandalardır.

Ancak, madde hükmünde ve gerekçesinde gerçeğe aykırı bilginin hangi ölçütlerin esas alınarak değerlendirileceğine ve hangi makamlarca denetleneceğine ilişkin hususa yer verilmemekle birlikte; Türk Ceza Kanunu madde 218 ‘’Haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştirici amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.’’ hükmü ile eleştiri mahiyetindeki düşünceler suç kapsamının dışında bırakılmıştır.

Bununla birlikte, 1 Ekim 2022’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda Dezenformasyonla Mücadele Merkezi birimi kurularak yalan haberle mücadele için haftalık bülten oluşturulmuştur.

Ayrıca, Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesi olan ifade özgürlüğü bakımından, ifade özgürlüğüne yönelik müdahale için kamu barışını bozmaya elverişli fiilin varlığı halinde neticede zarar şartı aranmadan ceza tatbiki öngörülmüştür.

Halkı yanıltıcı bilginin yayılmasında aleniyet, suçun unsuru olarak değerlendirileceğinden dikkate alınması gereken hususlardan biridir. Dezenformasyonun aleniyeti bakımından öğretideki ağırlıklı görüş, aleniyetin tespiti için fiilin belirsiz birden fazla kişi tarafından algılanabilmesi gerektiğidir.

Aynı zamanda, sosyal medya aracılığıyla yapılan dezenformasyonlarda zaman ve mekân unsurları aleniyetin tespiti için yeterli olmayıp; paylaşımın ulaştığı kitle bakımından bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu noktada, bilginin nerede ve ne şekilde paylaşıldığı da önem taşıyacaktır. Bir gazetenin internet sitesinin sağladığı aleniyet ile küçük kitleye sahip olan gizli bir sosyal medya hesabı aynı şekilde değerlendirilmemelidir.

Türk Ceza Kanunu madde 218’de ise halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun nitelikli hali düzenlenmiştir. Madde hükmü uyarınca suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır.

Kanun’un yürürlüğe girdiği günden bugüne hükmün Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu ve farklı mekanizmalar ile dezenformasyonun engellenebileceği yahut Ceza Hukuku dışında kalan diğer hukuk disiplinleri ile dezenformasyonun önlenebileceği kanaati ile ultima ratio ilkesine aykırılık teşkil ettiği hususunda tartışmalar mevcuttur.

Bunların yanı sıra, Kanun maddesinde veya gerekçesinde gerçeğe aykırı bilginin hangi ölçütlerin esas alınarak değerlendirileceğine ilişkin hususa yer verilmediği için kanun maddesinin geniş yorumlanarak belirlilik ilkesine aykırılık teşkil ettiği bu sebeple de haksız hüküm kurulabilmesine sebebiyet verebileceğine ilişkin tartışmalar mevcuttur.

Belirtilen gerekçeler ile Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) düzenlemenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemi ile başvuruda bulunulmuş olsa da 8 Kasım 2023 tarihinde 2023/129 E. sayılı karar ile Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu iptal istemini oy çokluğu ile reddetmiştir.

Korunan Hukuki Değer

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda madde hükmüne belirtildiği üzere ve Kanun’da kamu barışına karşı suçlar bölümünde yer alması sebebiyle korunan hukuki değer kamu barışıdır. Bu nedenle, madde hükmünce bireylerin Anayasa ile güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerine yönelik saldırıların önlenmesi amaçlanmıştır.

Suçun Unsurları Nelerdir?

Maddi Unsurlar

Fail

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun faili için Kanun’da özel bir nitelik aranmamıştır. Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan herkes olabilir.

Mağdur

Korunan hukuki değer göz önünde bulundurulduğunda suçtan zarar gören kamudur.

Konu

Fiilin, Türk Ceza Kanunu madde 217/A kapsamında değerlendirilebilmesi için sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saiki olması, gerçeğe aykırı bilginin ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili olması, bilginin alenen ve kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yayılması şartları birlikte aranmaktadır.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun konusunu; ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili doğruyu yansıtmayan ve çarpıtılan bilgiler oluşturur.

Hareket

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda, kamu barışını bozmaya yönelik yanıltıcı bilginin alenen yayılması, suçun oluşması bakımından yeterlidir. Bu yönüyle tehlike suçudur. Ancak, zarar oluşması şartı aranmamıştır.

Suçun tamamlanmış olması için netice şartının aranmadığı için sırf hareket suçudur. Kamu barışını bozmaya yönelik yanıltıcı bilginin alenen yayılması suçun oluşması için yeterlidir. Hareketin sonucunda zarar doğmasa dahi suç oluşur.

Netice

Suç sırf hareket suçu niteliğine haiz olduğundan hareketin gerçekleşmesi yeterlidir. Başka bir netice veya zararın gerçekleşmesine gerek yoktur.

Nedensellik Bağı

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda fiil, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde gerçekleştirilmelidir. Bu nedenle, fiil ile somut tehlike arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Fiilin bu tehlikeyi doğurmaya elverişli olması gerekmektedir.

Manevi Unsur

TCK madde 217/A hükmünde suçun oluşabilmesi için failde, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saiki aranmıştır. Bu suç tipinin taksirli hali kanunda düzenlenmemekle birlikte, suçun taksir ile işlenmesi mümkün değildir. Suçun varlığından söz edebilmek için failin özel kastı aranır. Yani, failin doğrudan kast ile hareket etmesi, suçun kanuni tanımını bilerek ve neticeyi isteyerek hareket etmesi gerekmektedir.

Bu suç tipinin pratikte olası kast ile işlenebileceği hususunda farklı görüşler bulunmaktadır, ancak olası kastın varlığında fail, neticeyi öngörmesine rağmen neticeyi umursamamaktadır. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda ise Kanun maddesi uyarınca; failin, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saiki ile hareket etmesi şartı aranır.

Bu durumda, failin neticeyi hem öngörmesi hem de neticeyi istemesi şartları gerçekleşmelidir; bu yüzden, bu suç tipinin olası kast ile işlenemeyeceğini söylemek doğru olacaktır.

Hukuka Aykırılık Unsuru

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda hukuka aykırılık unsurunu toplumda endişe, korku ve panik yaratma saiki ile ülkenin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini ve genel sağlığı ilgilendiren gerçeği yansıtmayan bilginin alenen yayınlanması oluşturur.

Ancak, hukuka uygunluk hallerinden TCK madde 26 ilgilinin rızası bu suç tipinde söz konusu olmayacaktır; çünkü, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda mağdur kamunun kendisidir.

Kusurluluk

Hata

Kusurluluğu etkileyen hallerden hata Türk Ceza Kanunu’nun 30. maddesinde düzenlenmiştir.

Madde 30

(1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.

(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

(4) (Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu bakımından hata yanılgısını 30. maddenin 1. ve 4. fıkrası kapsamında değerlendirebilir.

Birinci fıkrada suçun Kanun’daki tanımını bilmeme hali maddenin gerekçesinde ‘’suçun unsurlarına dair bilgisizlik, eksik veya yanlış bilgi sahibi olunması halinde aslında failin bilgisi gerçeğe uysaydı işlediği fiil haksızlık teşkil etmezdi şeklinde’’ açıklanmıştır.

Suçun unsurlarını oluşturan hareket, nedensellik bağı, netice, fail ve mağdurda hataya düşmek madde 30/1 kapsamında değerlendirilecektir. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda fail, alenen yaydığı bilginin doğru olduğunu düşünerek yaymış olabilir.

Bu durumda fail, bilginin doğru olduğu hususunda hataya düşmüş olur. Yani, failin suça yönelik kastı ortadan kalkmaktadır.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu yalnızca özel kast ile işlenebilecek bir suç olduğundan suçun unsurları oluşmayacak ve dolayısıyla ceza sorumluluğu ortadan kalkacaktır.

Son fıkrada düzenlenen haksızlık hatası uyarınca; fail kullandığı ifadelerin ve yaydığı bilginin bir haksızlık içermediği yanılgısına düşer ise ceza sorumluluğu kaldırılabilecektir.

Suçun Özel Görünüm Şekilleri

Teşebbüs

Teşebbüs, Türk Ceza Kanunu madde 35’te düzenlenmiştir. Madde hükmü uyarınca suç işleme kastı ile doğrudan doğruya elverişli hareketlerle icraya başlanan, ancak icra hareketlerinin tamamlanmaması yahut neticenin gerçekleşmemesi durumunda teşebbüs söz konusu olur.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu bir somut tehlike suçudur ve somut tehlike suçlarında neticenin gerçekleşmesi şartı aranmaz; ancak, fiilin tehlikeye sebebiyet vermesi aranır. Dolayısıyla, harekete başlanmış ancak tehlike oluşmadan son verilmiş ise suç teşebbüs aşamasında kalacaktır.

İştirak

İştirak hükümleri Türk Ceza Kanunu’nun 37-41. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Suça yönelik fiili birlikte icra eden kişilerden her biri fail, başkasını suç işlemeye azmettiren kişi ise azmettiren ve suçun işlenmesine yardım eden kişi yardım eden sıfatıyla cezalandırılır.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda iştirak eden kişi, iştirak ettiği oranda cezalandırılır.

İçtima

Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu ve TCK Madde 220/4 Değerlendirmesi

Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesi suç işleme amacıyla örgüt kurma suçunu düzenlemiştir. Maddenin 4. fıkrasında ise ‘’Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.’’ hükmüne yer verilmiştir.

TCK madde 217/A-1 ve madde 220/4 maddeleri birlikte değerIendirildiğinde; fail, ülkenin iç ve dış güvenliğini, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeği yansıtmayan bilgiyi yalnızca halk arasında endişe, korku ya da panik yaratma amacıyla alenen paylaşma suçunu bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlerse ayrıca TCK madde 220/1 hükmünce cezalandırılır.

Ancak, TCK madde 217/A’nın 2. fıkrasında ‘’Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.’’ ibaresi yer alır. Dolayısıyla, örgüt faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi temel suçtan bağımsız bir suç olarak değerlendirilmeyip; suçun nitelikli hali olarak karşımıza çıkar.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama

Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu düzenlenmiştir. Madde hükmünde, toplumun farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse için kamu güvenliği açısından tehlike ortaya çıkması halinde cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Belirtildiği üzere bu suç tipinde öncelikle halkın belirli kesimlerini hedef göstererek yapılan tahrik ve aşağılama söz konusudur.

Bunun yanı sıra, bu suç tipinde suçun oluşması ise neticenin gerçekleşmesi şartı aranır.

Bu noktada, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu ve halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu birbirinden farklı iki suç tipi olmakla birlikte, aynı anda işlenebilecek iki suç tipidir.

Örneğin; fail, belirli bir kesimi dini inancı üzerinden aşağılayarak gerçeği yansıtmayan bir bilgiyi alenen paylaşarak toplumda endişe ve korku yaratarak algı manipülasyonuna sebebiyet verdiği gerekçesiyle her iki suç tipine de mahal verebilir. Ancak, bu halde fikri içtima hükümleri uygulanarak en ağır cezayı gerektiren suç uyarınca cezalandırma yapılacaktır.

Hakaret Suçu

Hakaret suçu TCK madde 125’te düzenlenmiştir. Madde hükmü uyarınca; bir kişiyi rencide etme niteliğinde veya sövmek suretiyle yapılan onur, şeref ve saygınlığını inciten davranışlar hakaret kapsamında değerlendirilir.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu, bireye ya da toplumun bir kesimine hakaret edilmesi şeklinde de karşımıza çıkabilir. Alenen yayınlanan doğruyu yansıtmayan bilgiler aynı zamanda hakaret unsurunu da içeriyorsa; iki suç tipinin aynı fiil ile oluştuğunu söyleyebiliriz.

Bu noktada, fail TCK madde 44 uyarınca fikri içtima ile iki suç tipinden ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır. TCK madde 125 uyarınca; hakaret suçu ağırlaştırılmış ceza hali saklı kalmak üzere üç aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasını gerektirir.

TCK madde 217/A halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu ise ağırlaştırılmış ceza hali saklı kalmak üzere bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Dolayısıyla, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun hakaret içerdiği bir senaryoda fail, fikri içtima ile halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçundan cezalandırılır. Kamu görevlisine hakaret şeklindeki nitelikli halde de aynı durum geçerlidir.

Suçun Yaptırımı

Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi uyarınca:

(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.

HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması)

Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 51 ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) madde 231 uyarınca; hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararının verilebilmesi için suçun iki (2) yıl veya daha az hapis cezası gerektiren bir suç olması gerekir.

Sanığın daha önce kasten işlediği bir suçtan mahkûmiyet kararının olmaması, sanığın yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılması ve sanığın işlediği suç nedeniyle uğrattığı zararın giderilmesi şartları sağladığında eğer sanıkta kabul eder ise hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilir.

Gerekli şartla sağlandığında halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu için hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilir.

Uzlaşma

Uzlaşma kapsamındaki suçlar, soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olan suçlar ile özel kanunlarda suçun uzlaştırmaya açık olduğuna dair hüküm olunan hallerdir.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu şikâyete bağlı bir suç olmadığından ve özel kanunlarda bu suçun uzlaştırmaya tabi olduğuna dair açık hüküm bulunmadığından halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma uzlaştırma kapsamında bir suç değildir.

Keza, uzlaştırma fail ile mağdurun anlaşarak dava yoluna gitmemesini sağlar; ancak, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda mağdur kamu olduğu için böyle bir uygulama mümkün değildir.

Adli Para Cezası

Kural olarak bir (1) yıl veya daha az süreli hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda verilen cezanın alt sınırı bir (1) yıldır. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunda alt sınırda verilen hapis cezalarında hâkim, hapis cezasını adli para cezasına çevrilebilir.

Erteleme

Erteleme, işlenen suçun cezasının cezaevine girmeden, Kanun’daki şartlara bağlanarak infaz edilmesidir. TCK madde 51 hükmünce iki (2) yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm edilen kişiler için erteleme kararı verilebilir.

Erteleme kararı verilecek kişinin daha önceden kasten işlediği bir uçtan üç (3) aydan fazla hapis cezası olmaması ve bir daha suç işlemeyeceğine yönelik kanaat oluşturması gerekir. İşlediği suçtan ötürü eski hale getirme veya zararı tazmin etme şartları aranır.

Bu bağlamda, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu için erteleme kararı verilebilmesi mümkündür.

Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçunda Dava Zaman Aşımı Süresi Ne Kadardır?

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu için dava zamanaşımı süresi suçun işlendiği tarihte itibaren sekiz (8) yıldır.

Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçunda Soruşturma Usulü

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu şikâyete bağlı bir suç değildir bu yüzden Cumhuriyet Savcısı tarafından re ’sen soruşturulur

Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçunda Yetkili ve Görevli Mahkeme Hangisidir?

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu için görevli mahkeme 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 11. maddesi uyarınca asliye ceza mahkemesidir, yetkili mahkeme ise suça yönelik fiilin işlediği yer mahkemesidir.


Kaynakça

  • Aras TÜRAY, Yalım Yarkın ÖZBALCI, Aslı Ekin YILMAZ, Eşref Barış BÖREKÇİ, Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu Ceza Hukukuna İlişkin Değerlendirmeler, İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi, Aralık 2022.
  • Murat BALCI, Kerim ÇAKIR, Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 1, Ocak 2023, s. 1-17.
  • Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Tutanak Dergisi, 15 Haziran 2022, Dönem: 27, Yasama Yılı: 5, Sayfa 64-66.
  • Hasan OYMAK, Kamuoyunda Dezenformasyon Yasası Olarak Bilinen, 7418 Sayılı ‘’Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’un Getirdikleri, Yeni Medya, 2022 (13), s. 504-514.

Referanslar

  • [1] <https://www.digitalnewsreport.org/publications/2018/digital-news-report-2018-turkey-supplementary-report/>