Okuma Süresi: 2 Dakika

Anayasa Mahkemesi, Nüfus Kaydının Kapalı Olduğu Gerekçesine Dayanılarak Soyadı Tashihi Talebinin Reddedilmesi Nedeniyle Kişinin Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğini Kabul Etti

Yazar: MGC LEGAL
Soyadının Düzeltilmesinin Reddine Karşı AYMden İhlal Kararı

Anayasa Mahkemesi, Nüfus Kaydının Kapalı Olduğu Gerekçesine Dayanılarak Soyadı Tashihi Talebinin Reddedilmesi Nedeniyle Kişinin Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğini Kabul Etti.

Başvuru, nüfus kaydının kapalı olduğu gerekçesine dayanılarak soyadı tashihi talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvurucular yaşadıkları ülke Almanya’da resmi makamlara başvurarak soyadlarını 03/01/2006 tarihinde “Kaplan” olarak değiştirmiştir.

Başvurucular 13/11/2014 tarihinde Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açarak Almanya resmi makamları tarafından verilen belgelerde yalnızca Kaplan soyadının bulunduğunu, Çökelekoğlu soyadının kullanılmadığını, bu durum resmi kayıtlarda ve özel kurum ve kuruluşların kayıtlarında karışıklığa neden olduğundan özel hayatta ve iş hayatında zorluklar yaşadıklarını belirtmiş ve nüfus kayıtlarında Çökelekoğlu olarak geçen soyadlarının Kaplan olarak değiştirilmesini talep etmiştir.

Mahkeme 8/9/2015 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda birinci başvurucu Alman vatandaşı olduğundan nüfus kaydının kapalı hale getirildiği, bu nedenle soyadının değiştirilmesinin mümkün olmadığı, ikinci başvurucunun 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 187. maddesi gereğince eşinin soyadını kullanması gerektiği, reşit olmayıp müşterek çocuk olan üçüncü başvurucunun ise 4721 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereğince reşit oluncaya kadar babasının soyadını kullanması gerektiği belirtilerek başvurucuların soyadı değişikliklerinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.

Başvurucuların temyiz talebi Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25/4/2018 tarihli kararıyla, karar düzeltme talebi ise Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22/11/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Başvurucular nihai hükmü 20/12/2018 tarihinde tebliğ ettikten sonra 15/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

Tüm bu olayların ardından komisyon tarafından belirlenen bölüm tarafından, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin değerlendirilmesi yapılmıştır. Yapılan değerlendirmede; devletin vatandaşlarına sunduğu nüfus hizmetleri, temel niteliklerini medeni hukuk ve devletler arası özel hukuk düzenlemelerinden alan hukuki ve teknik bir hizmettir.

Bu hizmetin yerine getirilmesi, kişilerin maddi ve manevi varlığının parçası olan kimliklerinin her zaman doğru şekilde belirlenmesini gerekli kıldığından aynı zamanda bir yükümlülüktür. Yabancıların kişi hallerine ilişkin işlemler yapılması da devletler açısından söz konusu kamu hizmetinin bir parçası olarak kabul edilmektedir.

Özellikle Milletlerarası Ahvali Şahsiye Komisyonu (CIEC) üyesi olan Türkiye açısından bu yükümlülüğün yabancılara karşı da özenle yerine getirilmesi gerekmektedir. Vatandaşlık ve aile kayıtlarının eksiksiz ve doğru tutulması kişilerin öngörülemeyen mağduriyetler yaşamasına engel olacağı gibi onlara resmi işlemlerinde de koruma sağlayacaktır.

Nüfus kayıtlarının en temel işlevi, kişilerin resmi makamlar önünde tanınmasını sağlamaktır. Bu tanınmanın yalnızca ulusal ölçekte değil uluslararası tüm işlemlerde de sorunsuz şekilde gerçekleşmesi nüfus kaydını tutan kamusal makamların görev ve sorumluluğundadır.

Usulüne göre onaylanarak yürürlüğe giren Komisyonun 14 numaralı Ad ve Soyadlarının Nüfus Kütüklerine Yazılış Şekline İlişkin Sözleşme bu görev ve sorumlulukların yerine getirilmesi için kanuni bir çerçeve sunmakta, söz konusu çelişkili kayıtların giderilmesi için kamusal makamları tedbirler almaya sevk etmektedir. Anayasa Mahkemesi tarafından açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.


Diğer Anayasa Mahkemesi Kararları için tıklayınız.