Okuma Süresi: 2 Dakika

Anayasa Mahkemesi Psikolojik Tacizin Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkını İhlal Ettiğine Karar Vermiştir

Yazar: MGC LEGAL
Anayasa Mahkemesi Psikolojik Tacizin Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkını İhlal Ettiğine Karar Vermiştir

Anayasa Mahkemesi Psikolojik Tacizin Anayasa’nın 17. Maddesiyle Güvence Altına Alınan Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkını İhlal Ettiğine Karar Vermiştir. Detaylar aşağıda!

Başvurucu kendisine dokuz farklı disiplin cezası uygulandığını ve bunların yargı yoluyla iptal edildiğini, süreç içinde doçentlik ve profesörlük başvurusu yapamadığını, ayrıca doktora tezinin iptal edilip doktor unvanının almadığını ve yeniden atanmamak suretiyle görevine son verildiğini, bunun öncesinde de baskılarla istifa etmeye zorlandığını, ileri sürdüğü olaylar bazında kendisine sürekli ve sistematik bir şekilde psikolojik taciz uygulandığını, bu hususta açtığı tam yargı davasının reddedildiğini belirterek özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ve Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.

Başvurucu hakkında 2011 ile 2013 yılları arasında dokuz farklı disiplin cezası tesis edilmiştir. Bu disiplin cezalarının üçü itiraz üzerine YÖK tarafından kaldırılmış, diğerleri hakkında ise derece mahkemelerince hukuka aykırı olduktan gerekçesiyle iptal kararları verilmiş olup; devam eden süreçte intihal gerekçesiyle başvurucunun doktora tezi iptal edilerek doktor unvanı geri alınmış, buna yönelik işlem de Mahkemece iptal edilmiştir.

Bununla birlikte, başvurucunun görev yaptığı Üniversitenin rektörüne hakaret suçundan yürütülen yargılamada başvurucu beraat etmiştir. Ayrıca, başvurucunun görev süresinin sona ermesi nedeniyle yeniden atanmamak suretiyle görevine son verilmesine ilişkin işlemin de iptaline karar verilmiştir. Tüm bu süreç içerisinde, başvurucu hakkında; “depresif duygu durumu, depresif nöbet, anhedoni ve insomnia” tanılarıyla sağlık raporları düzenlenmiştir.

Anayasa Mahkemesi, somut olayı Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca incelemiştir. Buna göre; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve zihinsel bütünlüğün korunması hakkına karşılık gelen Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmektedir.

Anayasa Mahkemesi, bir olayın psikolojik taciz sayılabilmesi için işyeri ile ilgili olarak işyerindeki yöneticiler ve/veya diğer çalışanlar tarafından gerçekleştirilmesi ya da bu müdahalelere göz yumulması, süreklilik arz edecek şekilde tekrarlanması, keyfilik içermesi sistemli ve kasıtlı olması, yıldırma ve dışlama amacı taşıması, mağdurun kişiliğinde mesleki durumunda veya sağlığında zarar ortaya çıkaran ya da ciddi bir zarar tehlikesi içermesi gerektiğini belirtmiştir.

Ek olarak; Anayasa Mahkemesi yapılan muamelelerin psikolojik taciz kapsamında değerlendirilip neden olduğu sonuçların boyutunun muamelelerin süresinin sıklığına, kim ya da kimler tarafından gerçekleştiğine, mağdurun cinsiyetine, yaşına ve sağlık durumuna kadar birçok faktöre göre değişebileceğini, yaşanan olayların başvurucunun yaşamında çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşmasının değerlendirmesinin yapılırken tüm vakaların birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

İnceleme sonunda, başvurucunun süreç içerisinde başvuruda bulunduğu kamusal makamlar tarafından etkili önlemlerin alınmaması ve yürütülen tam yargı davasında derece mahkemelerince ulaşılan sonuçların ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanmaması nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamında kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği kanaatine varılarak başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.


Diğer Anayasa Mahkemesi Kararları için tıklayınız.