Okuma Süresi: 3 Dakika

Takipsiz İflas Nedir?

Yazar: AYŞE NUR KARAOSMANOĞLU
Takipsiz İflas Nedir?

Türk Takip Hukuku açısından iflas yolu iki ana başlıkta incelenmektedir. Bunlardan birincisini takipsiz iflas ikincisini ise takipli iflas yolu olarak adlandırırız. Takipsiz iflas, öncesinde herhangi bir takip prosedürünün başlatılmasına gerek olmaksızın gerçekleşebilirken; takipli iflas, takip prosedürlerinin uygulanması ile mümkün olmaktadır.

Takipsiz İflas

Takipsiz iflas (doğrudan doğruya iflas), kural olarak kanunun düzenlediği hallerde herhangi bir takip prosedürüne gerek olmaksızın iflası mümkün kılar. Bu prosedürde yalnızca alacaklı değil, şartlar oluştuğunda borçlu da kendi iflasını talep edebilmektedir.

Ayrıca, kimi hallerde borçlunun kendi iflasını talep etmesi kanun tarafından zorunlu tutulmuştur. Takipsiz iflas halleri kanunda numerus clauses olarak sayılmış olup, bu şartların dışında takipsiz iflasın mümkün olmadığını belirtmek gerekir.

Takipsiz İflas, kanunda sayılan hallerde icra dairesinde iflas takip prosedürüne gerek olmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılacak iflas davası yoluyla gerçekleşir. Türk Hukuku’nda takipsiz iflasa ilişkin hükümler İcra İflas Kanunu’nun 177-181. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Takipsiz İflas Yolu Nedir?

Maddede düzenlenen alacaklının talebi ile doğrudan doğruya iflas hali kanunda şöyle açıklanmıştır: “Aşağıdaki hallerde alacaklı evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebilir.

  1. Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal elen hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa;
  2. Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa;
  3. 308’inci maddedeki hal varsa;(1)
  4. İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse Türkiye’de bir yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağırılır. Bu Kanunun 178 inci maddesinin ikinci fıkrası burada da uygulanır.

Yukarıda İcra İflas Kanunu’nun 177. maddesinde açıkça belirtildiği üzere bu dört bentte sayılan sebeplerden biri oluştuğunda, alacaklının talebiyle öncesinde takibe gerek olmaksızın borçlunun iflasına karar verilebilir. 177. maddede belirtilen şartlar göz önüne alınırsa, şu hallerde alacaklının talebiyle doğrudan doğruya iflas mümkün olacaktır:

  • Borçlunun yerleşim yerinin belirsiz olması,
  • Borçlunun vermiş olduğu taahhütlerden kurtulmak için kaçması,
  • Borçlunun, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli eylemlerde bulunması/teşebbüs etmesi,
  • Borçlunun haciz yoluyla takip yapılırken mallarını saklaması,
  • Borçlunun, ödemelerini tatil etmesi,
  • Konkordato talebinin reddedilmesi,
  • Konkordatonun tamamen feshi,
  • İlama dayanan bir alacağın icra emrine rağmen ödenmemesi.

Bu şartlardan herhangi birinin oluşması durumunda alacaklı tarafından borçlunun doğrudan doğruya iflası istenebilecektir. Bunun için borcun muaccel olmasının da önemi bulunmamaktadır.

Borçlunun Talebi ile Takipsiz İflas Nedir?

Borçlunun talebi ile takipsiz iflas, İcra İflas Kanunu’nun 178. Maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre “aciz halinde bulunan borçlu” bizzat kendisi mahkemeye başvurarak iflasını talep edebilecektir. Taleple birlikte, tüm aktif-pasiflerinin, alacaklılarının adları ile adreslerini mahkemeye sunmak durumundadır. Bu beyan. İflasa karar verilebilmesi için şarttır.

İflas talebi üzerine mahkeme, talebi ilan eder ve alacaklıların ilanın yayımlanmasından itibaren on beş gün içerisinde davaya müdahil olmasını veya itiraz etmesini bildirir. Alacaklıların talebin reddini isteyebilmeleri için, borçlunun borçlarını ödemeyi geciktirmek ve takipleri ertelemek için bu talepte bulunduğunu ileri sürmeleri gerekir. Bu dava, borçlunun idare merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılır.

Borçlunun kendi iflasını isteme zorunluluğu, İİK 178/3 hükmünde düzenlenmiş bulunmaktadır. “…alacaklılardan birinin haciz yolu ile takibi neticesinde yapılan haciz borçlunun yarı mevcudunun elinden çıkmasına sebep olup da kalanı muaccel ve vadesi bir sene içinde hulul edecek diğer borçlarını ödemeye yetişmiyorsa borçlu derhal aczini bildirerek iflasını istemeye mecburdur.”

Yukarıda madde metninde açıkça düzenlendiği üzere, alacaklılardan birinin haciz talebi neticesinde borçlunun malvarlığının yarısı elinden çıkar, kalan malvarlığı da vadesi gelmiş ve bir sene içinde gelecek borçlarını ödemeye yetmezse borçlunun aczini isteyip iflas talebinde bulunması mecburidir.

Sermaye Şirketleri İle Kooperatifler

İcra İflas Kanunun 179. maddesinde, borca batık olan sermaye şirketleri ve kooperatifler açısından zorunlu bir iflas hali öngörülmüştür. Kanun, idare ve temsil yetkisine sahip kişiler, tasfiye memuru yahut alacaklı tarafından “aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu” tespit edildiği takdirde iflasının istenmesinin zorunlu olduğunu düzenlemiştir.

Terekenin İflas Hükümlerine Göre Tasfiyesi

Tereke, Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca en yakın kanuni mirasçılar tarafından reddedilir veya karine olarak reddedilmiş sayılırsa sulh mahkemesi, iflas hükümleri uyarınca terekeyi tasfiye eder. Miras bırakan eğer ölüm tarihinde ödemeden aciz olduğu açıkça belli yahut resmi olarak tespit edilmiş durumda ise miras reddedilmiş sayılır (TMK 605).

Ayrıca, tereke borca batıksa veya resmi tasfiyeye karar verilmişse de tereke iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.

Takipsiz iflas ile ilgili daha fazla bilgi almak için ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.


İlginizi Çekebilir: Hacze İmtiyazlı İştirak.