Okuma Süresi: 11 Dakika

Uzlaştırma Nedir? (Ceza Hukuku’nda Uzlaştırma)

Yazar: BEYZA ALBAYRAK
Ceza Hukukunda Uzlaştırma

Ceza Hukuku’nda uzlaştırma, adalet sistemini hızlandıran ve yargı yükünü azaltan bir mekanizma olarak karşımıza çıkar. Türk Hukuk sisteminde, çeşitli yasal düzenlemelerle şekillendirilmiş ve geliştirilmiş olan bu kurum, suç mağdurları ile failleri arasında, tarafsız bir uzlaştırmacı eşliğinde, sorunların çözümüne yönelik bir diyalog ve anlaşma sürecini ifade eder.

Özellikle Ceza Muhakemesi’nin uzun sürmesi, mağdur ve failin sosyal ve ekonomik yaşamlarında oluşturduğu olumsuz etkileri minimuma indirgemeyi hedefler. Uzlaştırma, tarafların aktif katılımıyla, suçtan kaynaklanan zararların giderilmesi, ilişkilerin onarılması ve toplumsal barışın sağlanmasına katkıda bulunur.

Bu süreç, hem mağdurun hem de failin topluma yeniden kazandırılmasını amaçlar, cezaevi yükünü azaltır ve adaletin daha hızlı tecelli etmesine olanak tanır. Bu yazıda, Türk Ceza Hukuku’nda uzlaştırmanın; tanımı, koşulları, yararları ve uygulama alanları detaylandırılarak, uzlaştırmanın adalet sistemimize getirdiği yenilikler ve avantajlar irdelenecektir.

Türk Hukuku’nda Uzlaştırma Nedir?

Hukukumuza ilk defa 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ile getirilmiş bulunan uzlaştırma kurumunun uygulamada iyi işlememesi sebebiyle 06.12.2006 tarih ve 5560 Sayılı Kanun ile uzlaştırma kurumu yeniden düzenlenmiştir.

Bu düzenlemeler çerçevesinde konuyu düzenleyen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ilgili maddesi 73 yürürlükten kaldırılmıştır. Böylece, uzlaşma bir Muhakeme Hukuku kurumu olarak sadece CMK içinde düzenlenmiş olmaktadır.

Hükme 26.06.2009 Tarih ve 5918 Sayılı Kanun ile de bir hüküm eklenmiş olup; asıl kapsamlı değişiklik 24.11.2016 Tarih ve 6763 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılmıştır.

Ayrıca, Ceza Muhakemesi’nde Uzlaştırma Yönetmeliği 05.07.2017 tarihli T.C. Resmi Gazete‘de yayınlanmıştır.

Yönetmelik, 4/12/2004 Tarihli ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253, 254 ve 255. maddelerinde düzenlenen uzlaştırmanın uygulama alanı, uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, uymak zorunda oldukları etik ilkeler, uzlaştırmacı eğitimi verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri, uzlaştırmacı sicilinin düzenlenmesi, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin oluşturulması, Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaşma teklifi ile müzakere usulü, uzlaşma belgesi ve uzlaştırma raporunda yer alacak konular, uygulamaya dair diğer hususlar ile Alternatif Çözümler Daire Başkanlığı’nın çalışma usul ve esaslarını kapsamaktadır.

Tanım

Uzlaştırma birçok alanda varlığını sürdürmekte olup her alanda kendisine farklı anlamlar yüklenmiştir. Ceza hukukunda uzlaştırmayı tanımlamak gerekirse, uzlaştırma, şüpheli ile mağdur arasında, tarafsız bir araştırmacının yaptığı barıştırma, bir edim üzerine anlaştırma ve zararı giderme yöntemi şekilde tanımlanabilir

Ceza Muhakemesi Hukuku’nda, mağdurların haklarının korunması ve suç faillerinin topluma kazandırılması amacıyla gelişmiştir. Uzlaşma, mağdur ve failin, tarafsız bir uzlaştırmacının yardımıyla, suçtan ortaya çıkan sorunların çözümüne aktif olarak katıldıkları bir süreci ifade etmektedir.

Yargıtay, uzlaşmayı karma nitelikli bir kurum olarak kabul etmektedir. Buna göre, uzlaşma bir yönüyle Usul Hukuku kurumu, ceza ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle de maddi Ceza Hukuku’na ait bir hukuksal kurumdur (CGK. 30.10.2007, 4- 200/219; 4.CD. 13.6.2007, 4984/5662).

Koşulları

Bu çerçevede belli suçların işlenmesi halinde şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya Özel Hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur (CMK m. 253/1).

Bunun için bazı koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Uzlaştırmanın altı (6) temel koşulunun bulunduğu söylenebilir:

  1. Suç uzlaştırmalık bir suç olmalıdır. Yani, suç yalnızca uzlaştırma kapsamına giren suçlardan biri olmalıdır (CMK m. 253).
  2. Kamu davası açılması için yeterli suç şüphesi bulunmalıdır (CMK m. 253/4).
  3. Şüpheli ve mağdur uzlaşmış olmalıdır. Uzlaştırma yönetmeliği madde 33’te uzlaşma ediminin konuları örnekseyici şekilde sayılmıştır (Uzlaştırma Yönetmeliği m. 33).
  4. Ceza Muhakemesi şartları gerçekleşmiş olmalıdır.
  5. Şüphelinin kusur yeteneği olmalıdır (Yönetmelik m. 29, TCK m. 31, 32).
  6. Mağdur gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olmalıdır (CMK m. 253).

Uzlaştırmanın Yararları Nelerdir?

Alternatif çözüm uyuşmazlıklarında uzlaştırma ile taraflar çözüm sürecine aktif olarak katılmaktadırlar. Müzakereler gizli yürütüldüğünden taraflar arasındaki ilişkiler zarar görmeden gelecekte de yürümektedir.

Uyuşmazlık daha az gider ile ve daha seri bir şekilde çözümlenmektedir. Uzlaşma ile her iki tarafın kazançlı çıkması hedeflenmektedir. Tarafların bozulan ilişkileri yeniden dengelendiğinden geleceği gözeten bir anlayışı içinde barındırır.

Yargının Ağır İş Yükü

Uzlaştırmanın ceza adalet sistemine faydası nedir?” Sorusuna verilecek ilk cevap; sistemin iş yükünü azaltması ve Ceza Muhakemesi’ni hızlandırması şeklinde olmaktadır.

Muhakeme Haklarının Kötüye Kullanılması

Failin, fazladan tanık dinlenilmesi yönünde talepte bulunması, suçun unsurlarının tespiti açısından keşif talebinde bulunulması ya da benzer diğer delillerin toplanılmasının talep edilerek bu yönde yargılama faaliyetinin uzatılmaya çalışmasının önüne uzlaşma ile geçilebilmektedir.

Suçluluğun İspatındaki Zorluklar Nelerdir?

Uzlaşma ile günümüzde teknoloji ve ekonomik nedenlerden dolayı suçların karışık bi hal alması sebebiyle işlenen karmaşık kural ihlallerinin ve suçun ispatlanması sürecinin taraflar arasında zaman ve masraf kaybı olmaksızın uyuşmazlık çözüme kavuşturulabilecektir.

Mağdur Açısından Uzlaştırma Nedir?

  • Uzlaşma, mağdura, yapılan yargılama sonucu elde edeceği tatminden çok daha fazla tatmin sağlar.
  • Mağdur, uzlaştırma sayesinde failin gözlerinin içine baka baka yanıtı ancak fail tarafından verilebilecek soruları sorma imkânına sahip olur.
  • Mağdur söz konusu hukuka aykırı eylem dolayısı ile faile ne hissettiğini anlatma şansına sahip olur. Failden intikam alma arzusu da azalır.
  • Suçun mağduru olması sebebiyle başına gelen tramvayı daha kolay atlatması sağlanır.
  • Uzlaşma sayesinde mağdur, ceza ve tazminat davaları ile uğraşmaktan kurtulur, zararın kısa sürede giderilmesi sayesinde adalete duyulan güven artar.

Fail Açısından Uzlaştırma Nedir?

Failin işlediği suçtan dolayı hukuken korunan hakları zarar gören kişidir.

  • Uzlaşma sonucunda ortaya çıkan karar, failin kendi iradesinin de etkili olduğu bir karar olacaktır.
  • Uzlaştırma sürecinde fail, eylemi nedeniyle mağdurda yarattığı etkiyi görebilecektir ve belki bu sayede yapmış olduğu hukuka aykırı eyleminden gerçekten pişman olacaktır.
  • Mağdurun muhtemel intikam alma girişimlerinden de kurtulmuş olacaktır.
  • Fail, ceza ve tazminat davaları ile uğraşmaktan kurtulacağı gibi hapis ya da para cezası ile karşı karşıya kalmayacak daha da önemlisi failin hiç sabıkası yok ise uzlaşma sayesinde bu durumun devamı sağlanacaktır.

Toplum Açısından Uzlaştırma Nedir?

  • Uzlaşmayla sonuçlanan olaylarda, tarafların adalet sistemine olan inançlarının ve güvenlerinin sağlamlaştırılması sağlanır.
  • Uzlaşmayla sonuçlanan olaylarda, faillerin toplumla yeniden bütünleşmeleri sağlanır, bu sayede de sosyal barış gerçekleşir.
  • Uzlaşmayla sonuçlanan olaylarda, cezaevlerinin olumsuz etkilerinin giderilmesi sağlanır.
  • Uzlaşma kurumu, birbiriyle davalı bireyler yerine, birbiriyle uzlaşan insanlardan oluşan bir toplumun hüküm sürmesini sağlayacaktır.

Genel Olarak Uzlaştırma Kapsamındaki Suçlar Nelerdir?

Uzlaştırma kapsamındaki suçlar, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar ile şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın CMK’nın 253. maddesinde sayılan suçlardır.

Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup; etkin pişmanlık hükümleri öngörülen suçlar (mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, kullanma hırsızlığı vs.) ile basit hırsızlık ve basit dolandırıcılık suçlarında da uzlaştırma yoluna gidilebilmektedir.

24.11.2016 Tarihli 6763 Sayılı Kanun’un 34. maddesi ile CMK’nın 253. maddesine getirilen yeni düzenlemeyle; mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya Özel Hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca üst sınırı üç (3) yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına alınmıştır.

Suça sürüklenen çocuklara yüklenen cinsel taciz suçuyla ilgili olarak da uzlaştırma yoluna gidilebilmektedir. Ancak, uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz (CMK m. 253/3).

Örneğin, uzlaştırma kapsamında olan hakaret suçunun uzlaştırma kapsamında olmayan cinsel istismar suçu ile birlikte işlenmesi halinde uzlaştırma hükümleri uygulanamayacaktır.

Ayrıca, aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın, birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda ancak uzlaşan şüpheli veya sanık uzlaştırmadan yararlanır (CMK m. 255).

Uzlaştırmanın Etkileri ve Yararları Nelerdir?

Soruşturma kapsamında uzlaştırma sonuçlanınca, şüpheli edimi yerine getirdiyse kovuşturmaya yer olmadığına, edim ileri bir tarihe ertelenmişse edimin ifasına kadar kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Erteleme süresince zaman aşımı işlemez.

Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez (CMK 253/18). Ancak, uzlaştırma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören, uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet Savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.

Uzlaştırma gerçekleşip, Cumhuriyet Savcısı tarafından onaylanmak suretiyle kesinleştikten sonra, mağdurun uzlaşma konusu edimin yerine getirilmesini kabul etmemesi ve dolayısıyla uzlaşmadan vazgeçmesi mümkün değildir.

Kamu Davası açıldıktan sonra da kovuşturma konusu suçun CMK’nın 253. maddesinde belirtilen suçlardan olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri mahkeme tarafından gerçekleştirilir (CMK m. 254/1).

Kamu Davası devam ederken suç vasfının değişmesi nedeniyle kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri CMK’nın 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre, mahkeme tarafından dosya uzlaştırma bürosuna gönderilerek yapılır.

Uzlaşma gerçekleştiği takdirde mahkeme, uzlaştırma sonucunda sanığın edimini defaten yerine getirmesi halinde davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde ise sanık hakkında CMK’nın 231. maddesindeki şartlar aranmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zaman aşımı işlemez.

Suça Sürüklenen Çocuklarda Uzlaştırma Yöntemleri Nelerdir?

CMK madde 253/1-c maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun veya suçtan zarar görenin germek veya Özel Hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına alınmıştır.

12 yaşını doldurmamış çocuklar suç işleyemeyeceğine göre TCK madde 31 hükmün 13-18 yaş grubuna mensup çocukları kapsadığı söylenmelidir. Ancak, hükümde yaş aralığı ile ilgili bir ayrıma gidilmemiştir.

TCK madde 31 de yaş küçüklüğü bakımından kusur ehliyetine sahip çocuklar; 13-15 ve 16-18 yaş grubuna mensup çocuklar şeklinde gruplandırılıp, ceza indirimi oranı bu gruplandırmaya göre belirlenmiştir. Ceza sorumluluğu bulunmayan çocuklar bakımından güvenlik tedbirlerinin uygulanması söz konusu iken, uzlaştırma hükümleri uygulanamaz.

12-15 yaş grubundaki çocuklar ile 15-18 yaş arasındaki sağır ve dilsiz çocukların öncelikle işledikleri fiilin anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadıkları ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, ceza sorumluluklarının bulunması halinde uzlaşma yoluna gidilmektedir.

CMK’nın 253/4. maddesinde, şüphelinin ergin olmaması halinde uzlaşma teklifinin kanuni temsilcisine yapılacağı öngörülmektedir. Uzlaştırma Yönetmeliğinin 8/2. maddesinde ise “Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin reşit olmaması ya da kısıtlı olması hali ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda, uzlaşma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır. Bu kişilerin ayırt etme gücüne sahip olup olmadıkları Cumhuriyet savcısı tarafından araştırıldıktan sonra, uzlaşma teklifinin muhatabı belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Edim

Öncelikle edim, yerine getirmekle yükümlü olunan davranış biçimidir. Uzlaştırma Yönetmeliği madde 33’e göre edimin konusu ise aşağıdadır.

Edimin Konusu

MADDE 33

(1) Taraflar uzlaştırma sonunda belli bir edimin yerine getirilmesi hususunda anlaşmaya vardıkları takdirde aşağıdaki edimlerden bir ya da birkaçını veya bunların dışında belirlenen hukuka ve ahlaka uygun başka bir edimi kararlaştırabilirler:

a) Fiilden kaynaklanan maddî veya manevî zararın tamamen ya da kısmen tazmin edilmesi veya eski hâle getirilmesi,
b) Mağdurun veya suçtan zarar görenin haklarına halef olan üçüncü kişi ya da kişilerin maddî veya manevî zararlarının tamamen ya da kısmen tazmin edilmesi veya eski hâle getirilmesi,
c) Bir kamu kurumu veya kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluş ile yardıma muhtaç kişi ya da kişilere bağış yapmak gibi edimlerde bulunulması,
ç) Mağdur, suçtan zarar gören, bunların gösterecekleri üçüncü şahıs veya bir kamu kurumu ya da kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluşun belirli hizmetlerinin geçici süreyle yerine getirilmesi,
d) Topluma faydalı birey olmayı sağlayacak bir programa katılımın sağlanması,
e) Mağdurdan veya suçtan zarar görenden özür dilenmesi.

(2) Taraflar uzlaştırma süreci sonunda edimsiz olarak da uzlaşabilirler.

Buna göre, uzlaşmanın sağlanması için maddi edim (para, malın aynen iadesi) söz konusu olabileceği gibi özür dileme, hediye alma vb. manevi edimler de yeterli olmaktadır.

Ancak, edimin hukuki ve ahlaki olması gerekir. Neticede edimin konusu üzerinde herhangi bir yasal sınırlama bulunmamaktadır. Varılan uzlaşma ile edimin kapsamını mağdurun tatmin olmasını sağlayacak her yolu kapsar.

Dolayısıyla, edimin sınırını hukuk ve ahlak çizmektedir. Bu durumda hukuka veya ahlaka aykırı ya da objektif olarak yerine getirilmesi imkansız olan edimlerin yerine getirilmesi istenemez. Uzlaştırmanın hukuki sonuç doğurabilmesi için kararlaştırılan edimin yerine getirilmiş olması gerekmektedir.

Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15/04/2008 tarih ve 2008/2-73 Esas, 2008/88 Karar sayılı kararında uzlaştırmanın hukukî sonuç doğurabilmesi için kararlaştırılan edimin yerine getirilmiş olması gerektiğine değinmiştir. Bunların yanında tarafların herhangi bir edim kararlaştırmaksızın uzlaşmaları da mümkündür.

Uzlaştırma Kapsamına Alınması Önerilen Suçlar Nelerdir?

Uzlaştırmanın ceza adalet sistemi açısından daha faydalı ve işlevsel hale gelmesi için daha bazı suçların uzlaştırma kapsamına alınması önerilmektedir. Bu önerilerden bazıları şunlardır:

a) TCK m. 165 (suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi),
b) TCK m. 86/2-3 (kasten yaralama),
c) TCK m. 107/1-2 (şantaj),
d) TCK m. 125/3-a (kamu görevlisine hakaret),
e) TCK m. 163/1-2 (karşılıksız yararlanma),
f) TCK m. 232/1-2 (kötü muamele),
g) TCK m. 265/1 (görevi yaptırmamak için direnme).

Uzlaştırmacının Sahip Olması Gereken Niteliklere Dair Öneriler Nelerdir?

Uzlaştırma müessesesi ayrı bir uzmanlık gerektirdiğinden, uzlaştırmacı olarak görev alacak olan kişinin Ceza Hukuku alanında uzman ve tecrübeli olması şarttır.

Uzlaştırmacının Ceza Hukuku bilgisine sahip olması gerektiği gibi, uzlaştırma işlemlerinde kullanılması zorunlu olan insan ilişkileri, psikoloji ve iletişim teknikleri alanında da özel yeteneklere sahip olması gerekmektedir.

Yönetmelik:

Hukuk öğrenimi görmüş uzlaştırmacıda aranan nitelikler ve görevlendirilme usulü MADDE 15 – (1) Hukuk öğrenimi görmüş uzlaştırmacıların görevlendirilmesinde aşağıdaki şartlar aranır:

a) Üniversitelerin hukuk fakültelerinden mezun olmak,
b) Hukuk veya hukuk bilgisine programlarında yeterince yer veren siyasal bilgiler, idarî bilimler, iktisat ve maliye alanlarında en az dört yıllık yüksek öğrenim yapmak,
c) Hukuk dalında yüksek lisans ya da doktora yapmış bulunmak,
ç) Baroya kayıtlı avukat olmamak,
d) Taksirli suçlar hariç olmak üzere; 26/9/2004 Tarihli ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş ve affa uğramış, ertelenmiş ya da paraya çevrilmiş olsa bile kesinleşmiş bir kararla veya devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, millî savunmaya, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlardan ya da zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, yağma, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık ve haksız mal edinme suçlarından biriyle hükümlü bulunmamak,
e) Disiplin yönünden meslekten ya da memuriyetten çıkarılmamış veya geçici olarak yasaklanmamış olmak.

Etik İlkeler

MADDE 6 – (1) Uzlaştırmacı görevini aşağıdaki etik ilkelere uygun olarak yerine getirmek zorundadır:

a) Görevini dürüstlük kuralları çerçevesinde bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirir, tarafların ortak yararlarını gözetir, tarafların müzakerelerde yeterli ve eşit fırsatlara sahip olmasına özen gösterir.
b) Adalete hizmet etme bilinciyle, görevini etkin, zamanında ve verimli biçimde yerine getirmeyi, sunduğu hizmet kalitesini yükseltmeyi hedefler.
c) Görevini yerine getirirken taraflara nazik ve saygılı davranır. Tarafların birbirlerine saygılı davranmaları ve müzakerelere iyi niyetle katılmaları konusunda tarafları bilgilendirir.
ç) Masumiyet karinesi gereğince şüpheli ya da sanığın suçluluğu hakkında ön yargılı olamaz, şüpheli ya da sanığa karşı bir tavır takınamaz.
d) Görevini yerine getirirken taraflar arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım yapamaz, itibar ve güveni sarsıcı davranışlarda bulunamaz.
e) Taraflardan biriyle herhangi bir kişisel veya iş ilişkisinin bulunması, uzlaştırmanın sonucuna yönelik doğrudan veya dolaylı, malî veya diğer menfaatinin bulunması ya da taraflardan biri için uzlaştırma dışında bir yetkiyle görev yapması gibi bağımsızlığı veya taraflarla arasındaki menfaat çatışmasını etkileyebilecek ya da bu izlenimi verebilecek durumları açıklamadan görev yapamaz veya göreve devam edemez.
f) Görev yaptığı olayla ilgili olarak daha sonra vekil veya müdafii olarak görev üstlenemez.
g) Tarafsızlığından kuşku duyulmasına yol açacak şekilde kendisine veya bir başkasına doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir menfaat temin edemez.
ğ) Görevinin saygınlığını ve kişilerin adalete olan güvenini zedeleyen veya şüpheye düşüren her türlü davranıştan kaçınır.

TCK’da Yer Alan Uzlaşmaya Tabi Suçlar Nelerdir? (Yetişkinler İçin)

6763 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile uzlaşmaya tabi suçlar genişletilmiş olup; 253. maddesinin 1. fıkrasında uzlaşmanın uygulanabileceği suçlar, 2. fıkrada özel kanunlardaki suçlarda uzlaşmanın kapsamı açıklanmış ve 3. fıkrada ise uzlaşmanın uygulanamayacağı suç tiplerinden söz edilmiştir.

Uzlaşma kapsamındaki suçlar kanunda şöyle sayılmıştır;

a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar:

  • Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu (TCK m. 123),
  • Hakaret suçu (TCK m. 125) (kamu görevlisine görevinden olayı işlenenler hariç),
  • Kişinin hatırasına hakaret (TCK m. 130/1-2),
  • Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (TCK m.132/1-2-3),
  • Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu (TCK m. 133/1-2-3),
  • Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (TCK m. 134/1-2),
  • Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde veya bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla hırsızlık (TCK m. 144/1-a, 1-b),
  • Kullanma hırsızlığı (TCK m. 146/1),
  • Mala zarar verme suçu (TCK m. 151/1-2),
  • Hakkı olmayan yere tecavüz suçu (TCK m. 154/1),
  • Bedelsiz senedi kullanma suçu (TCK m. 156/1),
  • Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu (TCK m. 160/1),
  • Açığa imzanın kötüye kullanılması (TCK m. 209/1),
  • Aile Hukuku’ndan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu (TCK m. 233/1),

b) Şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ceza Kanunu’nda yer alan;

  • Kasten yaralama (3. fıkra hariç madde 86, madde 88),
  • Taksirle yaralama (madde 89),
  • Tehdit (madde 106),
  • Konut dokunulmazlığının ihlali (m. 116),
  • İş ve çalışma hürriyetinin ihlali (madde 117, 119),
  • Hırsızlık (madde 141),
  • Güveni kötüye kullanma (madde 155),
  • Dolandırıcılık (madde 157),
  • Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi (madde 165),
  • Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (m. 234),
  • Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (4. fıkra hariç madde 239).

Yargıtay Kararları

Sağır ve Dilsizlik, Yaş Küçüklüğü ve Akıl Hastalığı Halinde Uzlaşma

Uzlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için herşeyden önce fiilin “soruşturulabilir” veya “kovuşturulabilir” olması zorunludur. Fiilin soruşturulabilir ve kovuşturulabilir olmasından maksat, fiilin ceza kovuşturmasına tabi olması, yani muhakeme “soruşturma ve kovuşturma” şartlarının bulunmasıdır. Bir fiilin soruşturalabilir olması, uzlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için tek başına yeterli değildir.

Ayrıca, failin cezalandırılabilir olması, yani kusurunu ortadan kaldıran nedenlerin bulunmaması da gereklidir. Failin yaşının küçüklüğü, sağır ve dilsizlik, akıl hastalığı gibi nedenlerle kusur yeteneğinin bulunmadığı hallerde faile ceza verilemez. Uzlaşma güvenlik tedbirlerinin değil, ceza sorumluluğunun alternatifidir. Bu nedenle, bu kişilere karşı güvenlik tedbiri uygulanabilir ise de ceza verilemediğinden, uzlaşma hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – K.2019/12108).

Soruşturma Aşamasında Uzlaşma Teklifinin Reddi Halinde Kovuşturmada Uzlaşma Yapılamaz

Soruşturma aşamasında usulüne uygun olarak uzlaştırma teklif edilmesine rağmen mağdur tarafından kabul edilmemiş olması ve suçun uzlaşma kapsamında olduğunun ilk defa kovuşturma aşamasında ortaya çıkmaması karşısında, kovuşturma evresinde mahkemece yeniden uzlaştırma işleminin yapılması mümkün değildir. Bu nedenle, özel dairece yerel mahkeme hükmünün, mahkeme tarafından uzlaşma hükümlerinin yerine getirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasında isabet bulunmamaktadır (Yargıtay CGK – Karar: 2014/224).

Kasten Yaralama Suçunda Uzlaştırma Nedir?

Kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükümleri yönünden 02.12.2016 Tarihli T.C. Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun ile değişik 5271 Sayılı CMK’nun 253. maddesine göre kasten yaralama suçunun uzlaşma kapsamında kaldığı anlaşılmakla; katılan sanıklar arasında 6763 Sayılı Yasa ile değişik 5271 Sayılı CMK’nun 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın Uzlaştırma Bürosu’na gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması lüzumu bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar:2017/2656).

Basit Hırsızlık Suçunda Uzlaşma Nedir?

Hırsızlık suçundan (TCK m. 141) kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazları bakımından; 02.12.2016 Tarihli T.C. Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 Sayılı CMK’nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup; suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 Sayılı TCK’nın 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi – Karar:2017/7592).

Tehdit, Hakaret ve Yaralama Suçlarının Birlikte İşlenmesi ve Uzlaşma

02/12/2016 tTarihli T.C. Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu, hakaret ve yaralama suçları yönünden ise uzlaşma önerisinin yapıldığı tarihte 5271 Sayılı CMK’nın 253/3. maddesinde engel bulunduğu gözetilerek, yeni düzenleme karşısında bu suçlar yönünden de uzlaşma önerisinde bulunulması gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar : 2017/18501).


İlgili Mevzuat: CMK, TCK, Uzlaştırma Yönetmeliği, Yargıtay Kararları.