Okuma Süresi: 4 Dakika

Aşı olmayan Kişilere Yönelik Kısıtlamalar Getirilebilir mi?

Yazar: İREM EZGİ ÇAVUŞOĞLU
Aşı olmayan Kişilere Yönelik Kısıtlamalar Getirilebilir mi?

Virüse Karşı Aşı olmayan Kişilere Yönelik Kısıtlamalar Gelebilir mi?

Tüm dünyada etkisini sürdüren Covid-19 virüsü, yeni varyantların oluşmasıyla insan hayatını tehdit etmeye devam etmektedir. 2021 yılında hızlanan aşılama çalışmaları sayesinde vaka sayılarında azalma görülürken, hem delta varyantının yayılması hem de aşı konusunda tereddüt yaşanması sonucunda yeni önlemler alınması gündemdedir. Bu önlemlerin aşı olmayı reddedenlerle sınırlı olarak yapılıp yapılamayacağı ise son günlerde en çok tartışılan konulardan biridir. Peki aşı olmayan kişilere yönelik kısıtlamalar getirilebilir mi?

Eğer şimdi vaka sayılarının düşmesi ve insanların aşılanması için gereken önlemler alınmaz ise kış aylarında tam kapanmaya tekrar başvurulacağı ve bu konuda en çok eğitim sektörünün etkileneceği tahmin edilmektedir.

Avrupa ülkeleri ise kışın tekrar böyle bir senaryo ile tekrar karşılaşmamak üzere zorunlu aşılama konusunda yeni kararlar almaktadır. Fransa ve Yunanistan’da tüm sağlık çalışanlarının aşılanması ve bazı mekânlara sadece aşı kartı bulunan kişilerin alınmasına yönelik alınan kararlar protesto edilmektedir.

Ayrıca, İtalya’da 6 Ağustos’tan itibaren restoranların kapalı alanları, stadyumlar, spor salonları, sinemalar, müzelere giriş için Covid sertifikası sunulması aranmaktadır. En az bir doz aşı yapıldığını, son altı ay içinde Covid-19 geçirip iyileştiğini ya da son 48 saat içinde yapılmış test sonucunun negatif olduğunu gösteren belgeler Covid sertifikası olarak kabul edilecektir.[1]

Diğer Avrupa ülkelerinden farklı bir politika izleyen Almanya’da ise Merkel; “zorunlu aşıya karşı olduklarını ve Covid-19 aşılarının gönüllük esasına dayanması gerektiğini” vurguladı.[2]

Avrupa ülkelerinde hem zorunlu aşıyı destekleyen hem de karşı çıkan uygulamalar hayata geçirilirken, Türkiye’de ise artan vaka sayılarının önüne geçebilmek adına ne tür tedbirlerin alınacağı merak edilmektedir. Gereken tedbirlerin alınması, özellikle yüz yüze eğitime başlamak açısından önem arz edecektir.

Gündemde önerilen bazı radikal kararlar ise şu şekildedir: ilköğretimde ebeveynlerin, yükseköğretimde ise kendisi en az bir doz aşı olmayan kişilerin yüz yüze eğitime kabul edilmemesi (uzatan öğrenime devam etmesi), iki doz aşı olmayan kişilerin kafe, restoran, market, AVM, toplu taşıma, kamu hizmet binalarına alınmaması. Söz konusu kararların alınması her ne kadar ayrımcı bir uygulama teşkil edecek olsa da, bu kararların hayata geçirilmesi kış aylarında sokağa çıkma yasağı ve işletmelerin kapanması gibi zorlu süreçlerin yaşanmasını önleyeceği savunulmaktadır.[3]

Önerilen radikal kararların alınması hukuka uygunluğu ele alındığında ise kişilerin zorunlu aşı uygulamasına maruz bırakılması hem irade özgürlüğü hem de kişinin manevi bütünlüğünü koruma hakkını zedeleyeceğinden ötürü hukuka aykırı olacaktır. Diğer yandan ise aşı olmayan kişiler açısından önerilen tedbirler, kişi varlığına aykırılıktan ziyade kişinin kendi hak ve özgürlüklerinin sınırını başkalarının hak ve özgürlüklerine müdahale kapsamına gireceği için hukuka aykırılık teşkil etmeyecektir.[4]

Covid-19’un özellikle yeni çıkan varyantlarının bulaşma hızı daha fazla olduğundan dolayı, toplum yararı, kişi menfaatinden öncelikli konumdadır. Özellikle kapalı mekânlarda bulaş riskinin bulunması ve şu an gelinine noktada bu virüse karşı etkili olan tek tıbbi yöntemin aşı olmasından dolayı, aşı tereddüttü yaşayanlara yönelik kısıtlama getirilmesi meşru olacaktır. Aşı olmaması nedeniyle potansiyel taşıyıcı olan her bir kişinin toplum içinde bir risk yaratması, kapalı alanlara girmesi kişinin bireysel özgürlük alanından çıkıp, orada bulunan her bir bireyin sağlıklı ve güvende olma özgürlüğüne tehdit ve müdahale olarak görülmektedir.

Bu nedenle Anayasa’da düzenlenen hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızın sınırlarında biri de başkalarının hak ve özgürlüklerini tehdit etmeme olarak anlaşılmalıdır. Dolayısıyla aşı olmayı reddedenlere yönelik gündemde olan kararlar ayrımcılık olarak nitelendirilemez. Çünkü; korunan üstün değer toplum yararıdır ve kişi kendi hak ve özgürlüklerini kullanırken diğer vatandaşların hak ve özgürlüklerine müdahale edemez.

Özel sektör alanına giren yerlerde (restoranlar, eğlence merkezleri, AVM’ler) bulaş riskinin bulunması kamu sağlığı açısından önemli bir sorun teşkil etmesi nedeniyle, bir kişinin aşı olmaması sadece kendini etkileyen bir durum değil, toplumun her bir bireyini ilgilendiren bir haldir. Özel sektörde işyerine aşı olmayanların alınmaması açısından ilk kez Türkiye Kahveciler, Kıraathaneciler ve Büfeciler Federasyonu Başkanı tarafından gündeme getirilmiştir. Alınan karara göre 2. doz aşısını olmayanların kahvehanelere alınmayacağı belirtilmiştir.[5]

Alınan karar açısından yasal bir yetkileri bulunmamasına rağmen, bunun bir tavsiye niteliğinde olduğu açıktır. Kış aylarında tekrar kapanma yaşamak istemeyen özel sektördeki işverenler bu tür bir kararla hem hastalığın yayılması önlenebilir hem de insanları teşvik etme konusunda etkili olabilir.

Görüldüğü üzere özel sektör tarafından aşı olmayanları işyerlerine kabul etmeme hem o yerdeki insanların sağlığını korumak açısından hem de aşı olmayanları bu sayede teşvik etme anlamında etkili bir mekanizma olarak kullanılabilir. Bu nedenle, makul ve ölçülü önlemler alınmasında bir sakınca bulunmamaktadır ancak bu önlemlerin ileride hukuki açıdan ayrımcı olarak nitelendirilmesinin önüne geçmek adına yasal altyapısı oluşturulmalı ve hukuk devleti ilkesi sağlanmalıdır.[6]

Aşı olmayanlara kısıtlama açısından 14 Temmuzda toplanan Bilim Kurulu toplantısında “maç, tiyatro, sinema ve AVM’lerin yanında kalabalık ve kapalı ortamlarda yapılan toplantı, düğün, kına, konser, kongre, dernek toplantısı gibi etkinliklere aşı olmayanların alınmaması” ileri sürüldü. Ayrıca 5 Ağustos 2021’de Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS), akaryakıt istasyonlarında çalışanlar için aşı şartı getirdi. Sendikanın açıklamasına göre aşı olan ve olmayanlar farklı vardiyalarda çalışacak ve çalışana aşı olması için bir süre tanınacağı, eğer bu süre içinde aşı yaptırmazsa iş akdinin sona ereceğinin yazılı bildiriminin yapılacağı kararlaştırılmıştır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesine göre işveren çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. İşveren söz konusu yükümlülüğü gerçekleştirmek üzere ekstra tedbirler alabilir ve işçileri aşıya teşvik edici uygulamalara başvurabilir. İşverenlerin, çalışanları açısından kısıtlamaya başvurmadan önce eğitim ve ikna yoluyla veya işyeri hekimlerinin katkısı ile birlikte aşı olma bilinci oluşturulmalıdır. Eğer çalışan yapılan tüm bu teşvik ve çağrılara rağmen aşı olma konusunda direniyorsa haklı nedenle fesih açısından ilk olarak çalışanın yazılı savunması istenmelidir. Çalışanların gebelik, dini veya başka sebeplerden dolayı aşı olmak istememeleri söz konusu olabilir.

Bu savunmanın ışığında iş akdinin nasıl devam edeceği değerlendirilmelidir. Çalışma şartlarına uyması koşuluyla aşı olmayan kişinin görevi değiştirilebilir veya uzaktan çalışmasına karar verilebilir. Eğer bu tür alternatifler üzerinden de anlaşılamıyorsa son çare olarak haklı nedenle fesih kurumuna başvurulması makul olacaktır.

Anayasanın 13. maddesinde belirtildiği üzere temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlanabilir. Bu nedenle gündemde bulunan önlemler ancak kanuni bir düzenleme yapılması koşuluyla Anayasaya uygun olacaktır.

Genelge, Cumhurbaşkanı Kararı gibi hukuki kaynaklarla kısıtlandığı halde Anayasa’ya aykırılık teşkil edecektir. Bu nedenle Umumi Hıfzıssıhha Kanununu yeniden düzenleyerek veya günümüz koşullarına hitap etmesi açısından “Salgın hastalık” yelpazesini geniş tutan ve söz konusu bir durumda aşılama, kısıtlama, ilaç tedavisi gibi konularına yer veren ayrıntılı ve yeni bir kanun yapılması yerinde olacaktır. Böylelikle artık hayatımızın bir parçası haline gelen salgın hastalıklar açısından yeterli önlem almak adına gerekli hukuki altyapı sağlanmış olacaktır.

Sonuç

Sonuç olarak, hukuki altyapısı oluşturulmadan kişileri zorunlu aşıya maruz bırakmak Anayasa’ya aykırıdır ancak aşı olmayan kişilerin diğer kişilerini sağlıklarını tehdit etmesinin de Anayasa aykırılık oluşturulduğu ele alındığında bu kesime yönelik önlemlerin alınması meşru olarak nitelendirilmektedir.


Anahtar Kelimeler: Aşı olmayan Kişilere Yönelik Kısıtlamalar Getirilebilir mi? Aşı olmayan kişilere yasak uygulanabilir mi, aşı zorunlu tutulabilir mi?

İlginizi Çekebilir: Koronavirüse Karşı Aşı Geliştiren Şirketlerin hukuki Muafiyat Talebi.


Referanslar

  • [1] “Avrupa ve Avustralya’da aşı ve koronavirüs önlemleri karşıtları protesto gösterileri düzenledi” <https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57960940>
  • [2] “Almanya’dan Zorunlu Aşı Açıklaması: Merkel, son noktayı koydu!” <https://www.hurriyet.com.tr/dunya/son-dakika-almanyadan-zorunlu-asi-aciklamasi-merkel-son-noktayi-koydu-41852393>
  • [3] Ali Dursun Ulusoy, “Pandemide Normalleşme için Radikal Karar Şart.” <https://t24.com.tr/yazarlar/ali-d-ulusoy/pandemide-normallesme-icin-radikal-karar-sart,31852>
  • [4] Ulusoy, “Pandemide Normalleşme için Radikal Karar Şart.”
  • [5] <https://www.ntv.com.tr/turkiye/kahvehanelerde-asi-tartismasi-bu-bir-zulumdur-asi-olmak-zorunda-miyim,bs7Ki7mI_0CcBKxABlzp0Q>
  • [6] Hukukçular yanıtladı: Aşı olmayan kişilere yasak uygulanabilir mi, aşı zorunlu tutulabilir mi? <https://t24.com.tr/haber/hukukcular-yanitladi-asi-olmayan-kisilere-yasak-uygulanabilir-mi-asi-zorunlu-tutulabilir-mi,968707>